Tarih: 13.03.2025 13:33

BAĞIRA BAĞIRA GELEN FELAKET

Facebook Twitter Linked-in

Erhan Adem, Aydın Valiliği’nin 2025 yılı havza bazlı su dağıtım kararı, Türkiye’nin tarımsal üretimde ne kadar büyük bir krizin içine sürüklendiğinin en somut etkisini olarak karşımızda duruyor. Bugün Aydın’da, Büyük Menderes Havzası’nda, çiftçilere tarım alanlarının yalnızca yarısını sulayabilecekleri, diğer yarısında kuru tarım yapmaları gerektiği tebliğ ediliyor. Çiftçiler, plansızlığın bedelini emekleriyle, ekmekleriyle ödüyor. Oysa bu karar, bir gecede alınmadı. Kuraklık göz göre göre geldi, ama yetkililer seyretmekten başka hiçbir şey yapmadı!” dedi.
Erhan Adem, tarımda yönetememe krizinin artık su gibi berrak bir şekilde gözler önünde olduğunu belirterek, suyun doğru yönetilmediğini, plansızlığın Türkiye’yi büyük bir tarımsal felakete sürüklediğini söyledi. Büyük Menderes Havzası’nda pamuk ekimi yapacak çiftçiye, mısır ekecek üreticiye, yonca eken hayvancıya “su yok, başınızın çaresine bakın” denildiğini ifade eden Adem, çiftçinin zaten zor durumda olduğunu, su sorununun ise tarımsal üretimi tamamen bitirme noktasına getirdiğini dile getirdi.
Erhan Adem konuya dair yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
“Bu sadece Aydın’ın değil, Türkiye’nin dört bir yanındaki çiftçilerin yaşadığı ortak bir felaketin adıdır. Antalya’da yer altı su seviyeleri hızla düşüyor, obruk tehlikesi artıyor. Çukurova’da çiftçilere resmi yazıyla ekim yapmamaları söyleniyor. Adıyaman’da, Konya’da, Denizli’de, Edirne’de üretici her geçen gün toprağına daha az su verebiliyor. Ama bu gerçekler karşısında iktidarın çözümü sadece ‘desteklemeleri azaltmak, suyu kısıtlamak ve çiftçiyi çaresiz bırakmak’ oluyor.
Sorunu sadece iklim değişikliğiyle açıklamak kolaycılıktır. Asıl mesele, suyun yönetilememesi, plansızlık ve yanlış tarım politikalarıdır. Su, bugün değil, yıllardır azalıyor. Büyük Menderes Havzası, Gediz, Konya Kapalı Havzası, Çukurova, Trakya ve Türkiye’nin dört bir yanında çiftçiler sürekli uyarılarda bulundu. Ama bu ülkeyi yönetenler çiftçiyi değil, karbon ticaretini ve rantı düşündü!
Büyük Menderes’te bugün uygulanan su kısıtlaması, yarın Türkiye’nin diğer tüm havzalarına yayılacak. Tarımsal üretim, hayvancılık ve gıda güvenliği ciddi şekilde tehdit altında. Üreticiye “su yok, ekim yapmayın” diyenlerin, 5-10 yıl içinde gıda krizini nasıl yöneteceğini merak ediyoruz! Bugün çözüm bulmayanlar, yarın halkı ithal gıdaya mahkum edecekler.
Bu felaketin önüne geçmek için vakit kaybetmeden harekete geçilmelidir:
1.Havza bazlı su yönetiminde basınçlı sulama sistemine geçiş zorunlu hale getirilmelidir. Damla sulama yapan çiftçilere özel teşvikler sağlanmalı, su tasarrufu yapan üreticiler ödüllendirilmelidir.
2.Kuraklık yönetimi değil, risk yönetimi yapılmalıdır. Her yıl sezon başında değil, sezon bitmeden gelecek yılın üretim planlaması yapılmalıdır.
3.Planlı üretim modeli çiftçiye uygun hale getirilmelidir. Çiftçinin ÇKS kayıtlarıyla planladığı üretim desteklenmeli, su planlaması buna göre yapılmalıdır.
4.Tarım ve su politikaları rant odaklı değil, üretici odaklı olmalıdır. Su krizi, karbon ticareti üzerinden çözülmez, ancak sürdürülebilir tarım uygulamalarıyla yönetilebilir.
5.Kuraklıkla mücadelede merkezi hükümet, yerel yönetimlerle işbirliği içinde olmalıdır. Sulama birlikleri, çiftçi örgütleri ve uzmanlarla ortak bir strateji geliştirilmelidir.
İktidarın tarımsal üretimi plansızlığa mahkum eden, çiftçiyi suya hasret bırakan, karbon ticaretiyle tarım alanlarını sermayeye teslim eden politikalarına karşı üreticilerle birlikte mücadele edeceğiz! Bugün Aydın’da su kıtlığı var, yarın soframızda ekmek kıtlığı olacak. “Susuz kalan tarım, aç kalan Türkiye demektir” diyerek hükümeti derhal su yönetimi konusunda gerçekçi bir eylem planı açıklamaya çağırdı.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —