Mustafa Kemal Atatürk’ü iyi anlamak gerek! Atatürk bir ilah değildi, peygamber de değildi… Öyle hiç davranmadı. Atatürk, zeki bir general, verdiği kararlarla dönüm noktası oluşturan büyük bir devlet adamı idi. Tıpkı Fatih gibi, Fatih gemileri karadan yürütmese, o büyük toplarla yıkılmaz denilen surları dövmekte inat etmese o çağ kapanıp yenisi açılır mıydı?
Atatürk bir Osmanlı Subayı idi. Osmanlı adına büyük savaşlara komuta etti. Hasta olan devleti iyi bilen bir liderdi. Elbette tek başına yapmadı herşeyi onunla birlikte mücadele eden ecdadımız vardı. Devlet-i Aliyye’nin tüm sorunlarını ve devam edemeyeceğini herkes biliyordu. Saltanat kendisini yok etmişti. Hem de Kula kulluk olur muydu? Padişah kim sen ben gibi insan değil mi? Anadolu’da aç bi ilaç kalmış halka “Siz teba değil gerçek efendilersiniz, kendi kendinizi yönetmeli seçimi siz yapmalısınız. Bizi ileriye götürecek şey saltanat değil Cumhuriyet’tir” dedi.
İnsanoğlu bu her dönem, her devir iyisi de kötüsü de oldu. Çalışmadan dini kullanan devlet içinde devlet olmaya çalışan guruplar sadece günümüz de mi var? O zamanlarda din tücarları İngiliz güdümündeki sahte sakallılar. Halkın uyanmasını elbette istemedi. Herkesin eşit olmasını sağlayan Cumhuriyet onlar için bir cellattı elbet…
Neyse ki dönemine göre diktatör olan Atatürk, (bakın bunu da herkes söyleyemez) içinde bulunduğumuz hastalıktan bu milleti üreten iyileşen bir konuma getirmeyi başardı. İnkılaplarla kısacık zamanda halk yeni duruma uyum sağladı. Anadolu’da sadece Türkler yoktu, bir arada yaşayan ayrı ayrı ırklara bir arada insanca yaşama fırsatı adına büyük adımlar attı. Anadolu’ya Türkiye dedi, burada yaşayan insanlara ise Türk Milleti! Büyük komutan büyük devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk ruhun şad olsun, yerin nur!
“Ne Mutlu Türk’üm Diyebilene”