Her sabah aynı sokaklardan geçiyoruz. Aynı kaldırım taşları, aynı cam vitrinler, aynı solgun bakışlar… Fakat o sokaklarda yürüyen insanlar sanki eskisi gibi değil. Daha sessizler. Daha içine kapanıklar. Göz göze gelmekten kaçıyor çoğu, çünkü bakışlarının ardında bir yorgunluk, bir kırgınlık taşıyorlar. Sanki şehir susuyor ama içimizde bir yer çığlık çığlığa….
Niğde küçük bir şehir olabilir ama bu şehirde yaşanan yalnızlıklar büyük. Kalabalıklar içinde kaybolmuş bireyler olduk. Aynı mahallede oturup birbirimizin adını bilmeden yaşar hale geldik. Çocukların sokaklarda oynadığı, yaşlıların kapı önlerinde selamlaştığı günler; bir kartpostalın içinde sıkışıp kaldı sanki. Modernleşme adı altında, insanlığımızdan taviz verdik. Herkesin zamanı var, ama kimsenin kimseye vakti yok!
Peki ne değişti? Belki de sorun, “değişim”in ta kendisi. Teknoloji gelişti, binalar yükseldi ama duygularımız yerle bir oldu. Aile içindeki sohbetler yerini sessiz ekranlara, komşuluk ilişkileri yerini “asansörde selam vermeme” inceliğine bıraktı. İnsanlar artık birlikte yaşlanmıyor, birbirlerinden uzaklaşıyor. Şehir büyüyor, ama kalpler daralıyor.
Oysa bir şehir, taş yığınlarından ibaret değildir. Onu şehir yapan, içindeki hikâyelerdir. Ve bu şehir artık hikâyelerini kaybediyor. Niğde’nin her sokağı bir zamanlar bir karakter taşırdı. Şimdi o sokaklarda yürürken, sadece ayak seslerimiz yankılanıyor. Çünkü insanlar artık konuşmuyor; paylaşmıyor; hissetmiyor.
Ama hâlâ geç değil. Hâlâ bir araya gelme şansımız var. Aynı sokakları farklı kılmak bizim elimizde. Belki bir gün, o kayıp ruhları yeniden buluruz. Belki bir çocuk, kaldırım taşlarının üzerine tebeşirle umut çizer de, biz de hatırlarız birbirimize ait olduğumuzu…
Şimdi dönüp kendimize soralım:
Gerçekten kayıp mıyız?
Yoksa yeniden bulmak için hazır mıyız?
Belki de yapmamız gereken tek şey, bir kez daha bakmak birbirimize. Ön yargısız, sessizce, içten bir tebessümle. Bu şehir aynı olabilir ama biz yeniden değişebiliriz. Daha iyiye. Daha insanca. Daha birlikte.
Unutma, bazen bir şehir, sadece sokaklarında değil; bir yürekte yeniden kurulur.
Bu yazımı sonuda kadar okuyan değerli okuyucum sevdiklerine gönder. Gönder ki yeniden kaybettiğimiz güzellikleri kazanmaya önce sevdiklerimizde bir umut yeşerterek başlayalım.
Sevgiyle kalın…