Dünyada hiçbir canlı yoktur ki yaşadığı yeri koruyup iyileştirmesin, insan dışında! Evet, insanoğlu yaşadığı dünyayı yaşanmaz hale getirmek için rakip tanımıyor!
Kişisel menfaatlerin toplumsal ve hatta küresel menfaatlerin önüne geçtiği bir ortamda yaşanabilir bir dünyadan söz edemeyiz. Daha çok zengin olmak için, daha çok güçlü olmak için ve daha iyi imkânlarda yaşamak için dünyanın dengesiyle oynuyoruz.
Yaz aylarının başlaması ile birlikte görsel ve yazılı basın ile birlikte sosyal medyada hemen hemen her gün orman yangınlarını görmekteyiz. Orman yangınlarının çıkma sebepleri arasında çok azı doğal olaylardır. Bir örnek verirsek rüzgâra bağlı sürtünmeden dolayı çıkan yangınlar doğru bir örnek olacaktır. Maalesef çıkan yangınların çok büyük bir bölümü insanoğlunun bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde çıkardığı yangınlardan oluşmaktadır. Mevsimin yaz olması hasebiyle insanlar piknik yapmaya gidiyorlar. Doğa yürüyüşüne çıkan insanlar oluyor. Çok güzel vakit geçiriyorlar. Aileleri ve dostları ile birlikte eğleniyorlar. Çok güzel bir şeydir bu. Zaten hiç kimse de buna itiraz etmiyor. Ancak sorun bu güzel vakit geçirme ve eğlenme bittikten sonra başlıyor. Arkamızda giderken o güzelim tabiatı cezalandırarak gidiyoruz. Çöplerimizi doğanın ortasında bırakıyoruz. Bu çöplerin bazıları sıcağın ve rüzgâra bağlı sürtünmenin etkisi ile ateş çıkarabiliyor. Ormanlarımız başta olmak üzere güzelim tabiattaki bitkiler ve hayvanlar yanarak veya dumandan zehirlenerek ölüyorlar. Bir sigara izmaritinin sebep olacağı yangını gözünüzün önüne getirin. Aman bir şey olmaz. Tek sigara içen ben miyim? Bir izmarit ne yapabilir. Gibi vurdumduymaz insanlar doğayı katlediyor.
Yaz aylarının en sıcak dönemlerinin ortasında tahıl hasadı yapılmaktadır. Tahıl hasadının ortadan kalkması ile birlikte yıllardır inatla yapılan bir yanlış vardır o da “ANIZ YAKMA” . Anız yakılan tarlada kontrol sağlanamadığında kontrol edilemez bir yangınla karşı karşıya kalabiliyoruz. Tarım arazisinde anızın yanması ile birlikte böcekler başta olmak üzere birçok hayvan telef oluyor. Yıllardır yaşadığımız orman yangınlarının bir sebebi de anız yakmaktır. Anız yakmanın sebep olacağı kötü sonuçların kamu spotları başta olmak üzere, eğitim yoluyla ve farkındalık oluşturarak kırsalda yaşayan çiftçilerimiz başta olmak üzere toplumun tamamına anlatmalıyız.
Ormanlarımızı küle döndüren ahlak dışı bir konuya daha değinmek istiyorum. Yeni yerleşim yerleri açmak için, yeni tarım arazileri oluşturmak için yâda yeni turizm tesisleri yapmak için zaman zaman yangınlar çıkarılıyor. Orman vasfını yitiren araziler bu kötü niyetli insanların eline bırakılabiliyor. İnsanlar canlıların ortak malı olan tabiatı kişisel çıkarları uğruna telef ediyorlar. Bu konuyla ilgili daha ağır yaptırımları olan yasal düzenlemelerin olması gerekiyor. Yasaların koyduğu hükümleri de yasa uygulayıcılar titizlikle uygulaması gerekiyor.
Orman yangınlarının çıkmasını isteyen ve örgütlü bir şekilde orman yangını çıkaran terörist gruplarda bulunmaktadır. Devletimizin huzur ve sükûnet içerisinde olmasını istemeyen, turizm ve tarım başta olmak üzere birçok sektörde başarısız olmasını hedefleyen devletimize düşman olanları hepimiz bilmekteyiz. Yangınlar çıkararak bir güvenlik sorunu ortaya çıkarmayı hedefleyen teröristleri güvenlik güçlerimiz zaman zaman yakalamaktadır. Yangın çıkarmak suretiyle ülkemizin mesaisini, enerjisini ve kaynaklarını yangınlara harcamasını isteyen bu devlet düşmanları ile de çok ciddi çalışmalar yürütülmektedir. Yürütülmeye de devam edecektir.
Tabiatın en büyük düşmanı insanoğludur. İnsanoğlu müdahale etmese doğa kendini yenilemektedir. Ancak insanoğlu olarak bizler menfaatlerimiz uğruna dünyayı her geçen gün daha da yaşanamaz bir hale getirmekteyiz. Unutmayın hala yaşanabilir başka bir dünya keşfedilmedi. Gidecek başka bir dünyamız yok. Gelecek nesilleri düşünüyorsak onlara bırakacağımız en büyük miras yaşanabilir bir dünya olacaktır.
