Meydana gelen bu deprem Rusya’yı etkilemekle kalmadı, Japonya’yı bile etki alanına dahil etti. Bu büyük depremin doğal sonuçlarından biri de hiç şüphesiz tsunami tehlikesi olduğu. Sular kabardıkça kabardı ve metrelerce dalga boyları meydana geldi.
Ancak çok şiddetli bir deprem yaşanmasına rağmen Rusya’da can ve mal kaybı hiç yaşanmadı desek sadece doğruyu ve gerçeği ifade etmiş oluruz. Çünkü bu denli şiddetli depreme dayanıklı yapılar daha önceki zamanlarda düşünülmüş taşınılmış ve bilim ve gerçeğin sesine kulak verilmiş ve icab eden önlemler toplu bir biçimde ve olanca sureti ile hayata geçirilmiştir.
Ancak gerçekleşen bu şiddetli depremden daha az şiddetli bir deprem Allah korusun ülkemizde gerçekleşse idi. Başta İstanbul ve büyük şehirler olmak üzere hemen her yerde ve her bölgede taş üstünde taş kalmazdı. Bu acı gerçeğin ifadesinden başka bir şey değildir.
Öyle ise Türkiye olarak elimizi çabuk tutup çok yönlü tedbirler paketini hayata geçirip her sorundan öncelikli olarak bu soruna el atmak mecburiyetimiz vardır. Hem de bir saniye bile gecikilmeksizin yetkili ve ilgili çevrelerin de görüşlerini almak mecburiyeti vardır. Yoksa büyük felaket günü gelip çattığında telafisi imkansız zararlara uğrayacağımız inkarı mümkün olmayan bir realitedir.
Öyle ise beklenen tehlike kapımızı çalmadan kamunun bütün kurum ve kuruluşları ile koordineli ve gerçekçi tedbirleri arka arkaya hayata geçirmeye mecburuz. Gün geldiğinde alınacak doğru ve yerinde bu tedbirler olumlu sonuçlar doğuracaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.
Rusya gerçeği ve daha da önemlisi Japonya gerçeği gözümüzün önünde dururken yerinde çok detaylı incelemeler yapılmalı bilime kulak vererek gerekeni yapmak durumundayız. Çünkü ülkemiz bütün bölgeleri itibari ile bir deprem ülkesidir. Onun için bu sorunu gündelik çıkarların çok ötesinde ele almak mecburiyetindeyiz.