Son yıllarda ekonomik dalgalanmalar, siyasi tartışmalar ve toplumsal eleştirilerle yıpranan Ak Parti’nin oy oranlarında gözle görülür bir düşüş yaşandı. Özellikle ekonomik kriz ve hayat pahalılığı gibi konular, vatandaşın sabır taşını sınayan önemli meseleler olarak gündeme oturdu. Ancak, liderlik; zorluklar karşısında yeni yollar açmayı, krizleri fırsata çevirmeyi bilmekle ölçülür. Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliği de işte tam bu noktada kendini bir kez daha gösteriyor.
Yakın zamanda Suriye meselesinde atılan adımlar, Türkiye’nin sadece bölgesel bir güç olmadığını, aynı zamanda küresel bir aktör olarak da masada oturduğunu kanıtladı. Türkiye’nin güvenlik koridoru politikası, bölgedeki dengeleri değiştiren, milyonlarca insanı ilgilendiren kalıcı çözümler sunan bir perspektife dayalı. Erdoğan, Batı’nın uzun yıllardır çözüm üretemediği bu bölgede; insani, siyasi ve askeri boyutları bir araya getiren bir liderlik sergiliyor.
Dünyanın birçok ülkesi, siyasi istikrar arayışı içinde bocalarken Türkiye, Cumhurbaşkanı Erdoğan sayesinde krizleri yönetebilen bir devlet aklını dünyaya kanıtlıyor. İşte bu nedenle Recep Tayyip Erdoğan’ın attığı her stratejik adım, sadece ülke sınırları içinde değil, dünya genelinde yankı buluyor. Bir yandan enerji projeleri ile ülkemizin bağımsızlığını pekiştirirken, diğer yandan uluslararası anlaşmalarla ekonomik açıdan güçlü bir Türkiye’nin temelleri atılıyor.
Vatandaş her zaman sandıkta istikrar ve çözüm arayışını ödüllendirmiştir. Bugün muhalefetin “eleştiri”den öteye gidemeyen ve alternatif sunamayan politikalarının karşısında, Erdoğan’ın vizyoner liderliği açık bir tercih sebebi oluyor.
Evet, ekonomik zorluklar bugün herkesin ortak problemi. Ancak hiçbir büyük dönüşüm kolay olmaz. Erdoğan’ın liderliğinde Türkiye, zorlu süreçleri aşabilecek tecrübeye ve potansiyele sahiptir. Yeniden toparlanma sinyalleri, halkın güvenini geri kazanmaya başlamıştır. Anketlerin yakın zamanda Ak Parti oylarının yeniden %50 bandını aştığını göstermesi, bunun açık bir kanıtıdır.
Recep Tayyip Erdoğan, eleştirilere kulak vererek hataları düzelten ama ülke menfaatlerini her daim ön planda tutan bir lider olduğunu defalarca kanıtlamıştır. Türkiye’nin yükselişi, sadece ekonomik çözümlerle değil, dünya sahnesindeki güçlü duruşuyla da yeniden inşa edilmektedir. Bu dönüşüm, halkın iradesinde karşılık bulacak ve Türkiye’yi çok daha güçlü yarınlara taşıyacaktır.
