Fırsat eşitliğini bir tanıma sığdırmak istersek; toplumda her bir ferdin yaşamına eşit imkânlarla başlaması, doğanın ve devletin verdiği imkânlardan her bireyin eşit şekilde faydalanması olarak tanımlayabiliriz. Ayrıca fırsat eşitliği kavramı Amerikan ve Fransız devrimlerine ilham olmuştur. Tarihten günüme baktığımızda birçok toplum ve birey etnik yapısından, dini inanışından, cinsiyet ayrımından, siyasi görüşünden ve yaşadığı coğrafyadan dolayı eşit olmayandavranışlara maruz kalmıştır. Bu tutum ve davranış her şeyden önce demokrasiye ve insan haklarına aykırıdır. Devletin ve tabiatın sunduğu bütün haklardan toplumun her bir ferdi eşit bir şekilde faydalanmalıdır. Fırsat eşitliğinin güçlü bir şekilde sağlanması gereken unsurlardan bir tanesi eğitimdir. Eğitimde fırsat eşitliği, maddi gelir, coğrafya, dil ve din farklılıkları, etnik özellikler gibi nedenlere bakılmaksızın eşit olarak topluma dağıtılmalıdır. Şehir merkezinde ve kırsalda yaşayan çocukların eğitimlerinin eşit olması için devlet önlemler almalıdır. Öğretmenler yetenek ve tecrübelerine göre zaman içerisinde yer değiştirme yöntemiyle şehirlere ve kırsala eşit şekilde dağıtılmalıdır. Mesleğinde tecrübesiz olan yeni atanmış öğretmenlerin kırsala, mesleğinde belirli tecrübe ve yetkinliğe ulaşmış öğretmenlerin şehir merkezine görevlendirilmeleri fırsat eşitliğini ortadan kaldıracaktır. Bu durum ülkemizde batı ve doğu illeri olarak da geçerlidir. Yeni atanan öğretmenler çoğunlukla doğu illerinde görevlendirilirken, tecrübeli ve yetkin öğretmenler batı illerinde görevlendirilmektedir. Bu durum doğu illerinde yaşayan öğrenciler için eşitsizlik oluşturmaktadır. Eşitsizlik sadece öğretmen dağılımında olmamaktadır. Şehirden kırsala veya batından doğuya öğrencilerin ihtiyaç duyduğu materyaller eşit olarak öğrencilere sunulmalıdır. Aynı eşit koşullarda eğitim ve öğretim görmemiş çocukları aynı sorulardan oluşan sınavlara tabi tutarsak, şehirdeki çocuklar başarılı olurken, kırsaldaki çocuklar başarısız olacaktır. Bu durum büyük bir haksızlığı da beraberinde getirecektir.
Yine fırsat eşitliğinin sağlanması gereken eğitim kadar önemli olan alanlar vardır. Bunlardan bir tanesi de sağlık sektörüdür. Devletin sunduğu sağlık imkânlarına toplumda yaşayan bütün bireyler eşit olarak faydalanmalıdır. Kırsalda yaşayan vatandaşların sırf yaşadıkları coğrafyadan dolayı sağlık imkânlarından eşit olarak faydalanamaması, insan hakları ihlali olacaktır. Aynı durum istihdam ve ekonomik refah konusunda da geçerlidir. Devlet vatandaşların ekonomik refaha ve sosyal refaha ulaştırmak için coğrafi bölge, dinsel farklılıklar, etnik farklılıklar ve cinsiyet farklılığı olmadan bütün vatandaşlarına fırsat eşitliğini sunması gerekmektedir. Dünyadaki hemen hemen bütün toplumlarda cinsiyet eşitsizliği hâlâ görülmektedir. Özellikle kadınlar cinsiyet eşitsizliğini çok ağır bir şekilde yaşamaya devam etmektedirler. Toplumda kadının yeri fırsat eşitliği içerisinde tartışılması gereken önemli bir konudur. Kadınların erkeklere göre bedenen zayıf olmaları kadınları fiziki şiddete maruz bırakmaktadır. Çoğu zaman kadınlar bu tür saldırılarda hayatlarını kaybetmektedirler. Yasalarla her ne kadar kadın erkek eşitliği yasal güvence altına alınsa da toplumun bazı kesimlerinde hâlâ kadınlar ikinci sınıf muamele görmektedirler. Erkek egemenliğinden psikolojik baskı ve fiziksel şiddet olarak zarar görmeye devam etmektedirler. Yine kadınlar birçok iş sektöründe erkeklere göre daha eğitimli ve yetenekli olmalarına rağmen tercih edilmemektedirler. Artık toplumda insanlar ekonomik gelirlerine göre, cinsiyetlerine göre, etnik kimliklerine göre, dini inanışlarına göre, yaşadığı coğrafyaya göre sosyal sınıflara ayrılmamalıdır. Herkesin eşit hak ve özgürlüklere sahip olması gerekmektedir.
Bir birey yaşamında diğer insanlarla rekabet edecekse eşit koşullarda bir yarışa tabi olması gerekir. İnsanın doğduğu yer, etnik kimliği, dili ve dini kaderi olmaması gerekir. Herkese eşit haklar verilmesi gerekir ki kaderini insan kendi belirlesin.
Son söz: “Zayıf daima adalet ve eşitlik ister hâlbuki bunlar kuvvetlinin umurunda bile değildir.” Aristoteles