Şehirlerin sosyal yaşamları içinde futbol takımlarının yeri, rutin yaşanan günlere bir can suyu gibi gelen heyecan katar, yeşil çimle kaplı zeminde.
O heyecanı yaşamak ve Niğde Belediye Sporun geçen yıl Üniversite kampüsündeki pek de stat diyemeyeceğimiz bir sahada tamamladığı sezonda, ligde kalabilmeyi başarması bile bir başarı olarak göze çarpıyordu.
Taraftarın iç içe geçip omuz omuza takımını destekleyeceği,
Futbolcusunun soyunma odasından sahaya çıkarken o seyirci uğultusunu duyabileceği,
Rakip takımın çim zemine ayak bastığında, deplasmanda olduğunu iliklerine kadar hissedeceği,
Seyircinin stada hakim tribünlerde aidiyetle takımını destekleyeceği,
Nihayetinde;
Futbolun heyecanının sergileneceği gerçek sahnenin,
İyi stadyumdan geçtiği bir realiteydi.
İşte böylesine güzel bir sonbahar akşamında, taraftar kimliğimiz eşliğinde Niğde’nin yeni ve modern stadında buluşuyorduk.
Hem de bu kentte bir ilk olan gece maçının tarihi anlarına tanıklık ederek…
Kadrosunu geçen yıla göre 8-9 futbolcu ile maddi imkanları da ekonomik şekilde kullanarak güçlendiren,
Genç ve dinamik bir ekip olma sıfatıyla altyapıdan gelecek vaat eden 2005 doğumlu Fatih Aydın, 2006 doğumlu Faysal Kaya gibi kendi özünden gelen takviyelerle tamamlayan,
Teknik Direktör Ahad Kömürcüoğlu’nun yanında;
Yıllardır Niğde sahalarının tozunu ve cefasını çekmiş Can Doğan ve Hacı Mehmet Erkan’ı yerinde tercihler olarak teknik ekibe monte eden ve uyumu yakalayan Niğde Belediye Sporun,
Doğru tercihler doğru sonuçlar doğurur dercesine geçen hafta Diyarbakır gibi zorlu bir deplasmandan 3 gol ve 3 puanla dönmesi ayrı bir sevinçti.
Artık cumartesi günü gece maçında, er meydanına Kahramanmaraş Spor ile çıkılıyordu.
Kahramanlar diyarından gelen ve kurtuluş savaşımızın sembolü olan rakip takımla ilk gece maçımızın heyecanı başlıyordu. Akabinde düz zeminde yuvarlak topa hükmedenin ve bileği kuvvetli olanının kazanacağı müsabakaya, ışıldayan yeni sahamızda çıkılıyordu.
Bunca yıldır maç izlediğim Niğde de; böylesine coşku, böylesine çoluk çocuk tüm aile, böylesine sanki yıllardır hep bu statta yatılıp kalkılıyormuş hissiyatıyla hiç karşılaşmamış olmanın şaşkınlığıyla, maçın temposuna dalıyordum.
Başlangıç düdüğüyle beraber 4-4-1-1 dizilişiyle sahaya yayılan kentin takımı, oyunu rakip ceza alanına yığıyor, nitekim 14. Dakikada sağ kanattan yapılan atakta Ömer Faruk Demirel’in vole – röveşata karışımı enfes golü tribünleri ayağa kaldırıyordu.
Golden sonra kendi yarı alanında oyunu kabul eden Niğde Belediye Maraş ataklarını kendi yarı sahasında göğüslerken, 43. dakikada sağ kanattan geliştirdiği atakta, kafa vuruşuyla rakip kalecinin topu kornere çıkarmasıyla bir golden oluyordu.
Devre arası dinlenmek yaramış olacak ki maça hızlı başlayan, Niğde Belediye oluyordu. Kaderin hediyesi mi bilmem Niğde plakasına denk gelen 51. dakikada yeni stat hediyesi olarak penaltımız geliyor, lakin Maraş kalecisi soluna gelen vuruşu soluna yatarak çıkarmayı başarıyordu.
Maç bir orta saha mücadelesine dönüşürken 74. dakikada kendi ceza sahasından kaptığı topla kontraya çıkan Niğde Belediye hızla sağ kanattan atağa kalkıyor, atılan şut direkte patlıyordu.
Beraberlik için baskıyı artıran ve son 15 dakika boyunca bastıran Maraş’a kentin takımı direniyor, 6 dakikalık uzatmanın son bölümünde yakaladığı kontrada Muhammet Emin’in golüyle galibiyeti pekiştiren 2. golü, stat gibi ışıl ışıl skor borda yazıveriyordu.
Bir gece maçı ve ilkti,
Lakin Niğde genelinde,
Seyirci harika ve omuz omuzaydı.
Teknik ekip maç boyunca istişare halinde, kompleksiz bir birliktelik sergilerken,
Stat ambiyans olarak nefis,
Havai fişekler rengarenk,
Niğde bağları bir klasik müzik misali,
Gönüllerdeydi…