Yani İsrail’e çok yönlü ve şımartıcı boyutlarda desteğini esirgemiyor. Bu coğrafyayı istediği şekilde yönlendirmeye ve şekillendirmeye devam ediyor. Elindeki sopa ise İsrail’dir. Bunu bilen ve gören İsrail ise ABD’den gelen her emir ve talimatı eksiksiz bir biçimde ve gözünü kırpmadan yerine getiriyor. Elbette İsrail’in kendi çıkarı ve özel hesapları da var.
Nitekim en son daha öncede örneklerini gördüğümüz İran saldırısı hemen gerçekleştirildi. ABD’nin verdiği istihbarat bilgileri acele bir şekilde değerlendirildi ve İran’a bütün dünyanın gözleri önünde en acımasız bir biçimde saldırı gerçekleştirildi. İran hemen hemen her zaman olduğu gibi hazırlıksız yakalandı. Saldırının hemen arkasından ise İran gene bildik tehditleri savurmaya başladı. Ama ortada görünür ve elle tutulur bir sonuç yok. Yani laf çok ama icraat yok. İsrail ise bunun tam tersini yapıyor. ABD’den aldığı bilgilerin hemen arkasında en acımasız bir biçimde saldırısını gerçekleştiriyor ve hemen arkasından tüm dünyaya bu son durumu bildiriyor.
Netenyahu gayet açık ve en sert bir biçimde olayı değerlendiriyor ve bütün bu olup bitenleri övünerek ve böbürlenerek anlatmaya devam ediyor. Şimdiki beyanatında durduk yerde bir de artık bu bölgede artık bir Osmanlı tehlikesinin kalmadığını da yüz yıl sonra da olsa söylemekten geri durmuyor. Burası bize göre fevkalade önemli bir nokta. Demek ki bazı çevreler Osmanlı’yı halen unutamamışlar. Neredeyse Cumhuriyet kurulalı yüzyılı geçmesine rağmen halen içlerinden bu duyguyu silip atamamışlar. Türkiye ve Türk Milleti bunu iyice düşünüp taşınmalı ve bundan doğru sonuçlara ulaşmalıdır. Çünkü millet olarak hepimizin dünü Osmanlı bu günü ise Türkiye Cumhuriyeti’dir. İşin bu yönü çok önemli ve derinden düşünmeye değer bir konu
