Her yıl 15 Kasım’da, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) kuruluş yıl dönümünü kutluyoruz. Bu tarih, Kıbrıs Türk halkının yıllarca süren mücadelelerinin ardından kendi kimliğini ve bağımsızlığını ilan ettiği gün olarak tarihe geçmiştir. 1983’te ilan edilen bu devlet, yalnızca bir bağımsızlık ilanı değil, aynı zamanda Kıbrıs Türk halkının kendi topraklarında özgürce yaşama arzusunun somut bir ifadesidir.
Kıbrıs sorunu, uzun bir geçmişe dayanan karmaşık bir meseledir. 1974 yılında Kıbrıs Rumlarının gerçekleştirdiği darbe ve sonrasında gelen Türkiye’nin barış harekatı, adada iki ayrı toplumun kendi yollarında ilerlemesinin başlangıcı oldu. Her iki toplum da yıllarca süren çatışmaların ardından artık bir arada yaşamanın zorluğunu kabul etmek zorunda kalmıştı. Bu çerçevede, Kıbrıs Türklerinin kendi devletlerini kurarak bağımsızlıklarını ilan etmeleri, bir tercih değil, bir zorunluluk olarak ortaya çıkmıştır.
Bugün, KKTC’nin kuruluş yıldönümünde yalnızca bir zaferi kutlamakla kalmıyor, aynı zamanda bu mücadelede hayatını kaybeden kahramanları da anıyoruz. Onlar, Kıbrıs Türk halkının haklı mücadelesinin en önemli sembolleridir. Onların mirası, bugün KKTC’nin her köşesinde hissedilen bağımsızlık ruhunu yaşatmaya devam etmektedir.
Ancak, bağımsızlık ilanının üzerinden 41 yıl geçmiş olmasına rağmen, KKTC hala uluslararası alanda yeterince tanınmayan bir devlet olarak varlığını sürdürüyor. Dünya, Kıbrıs Türk halkının haklı davasına sessiz kalmaya devam ediyor. Bu durum, yalnızca bir ulusun özgürlük ve bağımsızlık arzusuna yapılan bir haksızlık değil, aynı zamanda barış ve adalet ilkelerine vurulmuş bir darbedir. Oysa ki, Kıbrıs Türk halkı, barışçıl çözümlerden yana olmuş, uzlaşmayı her daim öncelemiştir.
KKTC’nin varlığını sürdürebilmesi ve uluslararası arenada hak ettiği değeri görebilmesi için Türkiye’nin desteği kritik önemdedir. Türkiye, yıllardır Kıbrıs Türk halkının yanında olmuş, hem ekonomik hem de siyasi anlamda KKTC’nin güçlenmesi için destek vermiştir. Bu bağlamda, Türkiye-KKTC ilişkileri yalnızca bir destek ilişkisi değil, aynı zamanda ortak bir kaderin paylaşımıdır.
Kıbrıs Türk halkı için bu yıldönümü, geçmişten gelen haklı davalarının bir kez daha hatırlanması ve gelecek nesillere aktarılması gereken bir değerdir. KKTC, yalnızca geçmişin değil, aynı zamanda geleceğin de bir mücadelesidir. Eğitimden ekonomiye, turizmden enerjiye kadar birçok alanda atılacak adımlarla, KKTC’nin kendi ayakları üzerinde duran bir devlet olarak varlığını güçlendirmesi, hem Kıbrıs Türk halkı hem de Türkiye için bir gurur kaynağı olacaktır.
KKTC’nin kuruluş yıldönümünde, bu bağımsızlık mücadelesinin önemini, Kuzey Kıbrıs’ın geleceğine dair umutlarımızı ve Kıbrıs Türk halkının azmini yeniden hatırlıyoruz. KKTC, bir halkın onurunu ve özgürlüğünü koruma iradesidir. Bu irade, Kıbrıs Türk halkının tarih boyunca yaşadığı acıların ve verdiği mücadelenin sonucunda kazanılmıştır. Bugün ve her 15 Kasım’da, bu onurlu geçmişi kutluyor ve daha güçlü bir KKTC için birlikte çalışmaya devam ediyoruz.
Kıbrıs Türk halkının bağımsızlık mücadelesi, yalnızca onların değil, özgürlük için savaşan tüm halkların mücadelesinin bir parçasıdır. KKTC’nin bu bağımsızlık yolculuğu, bölgedeki barış ve adalet arayışının sembolüdür. Bu kutlu günde, Kıbrıs Türk halkına barış, refah ve daha güçlü bir gelecek diliyorum.