Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Türkiye’ye bağlanarak “82. il” olması yönündeki açıklaması, hem Türkiye’de hem de Kıbrıs’ta büyük yankı uyandırdı. Bahçeli’nin çıkışı, Kıbrıs’ta yapılan son seçimler sonrası bazı çevrelerin Türkiye’ye yönelik sert söylemleriyle aynı döneme denk gelince dikkat çekti.
Kıbrıs’ta bazı televizyon programlarında Türkiye’ye ve Türk büyükelçiliğine yönelik sert ifadeler kullanılması, Ankara’da rahatsızlık yarattı. Bahçeli’nin açıklaması, bu gerginlik ortamında “ulusal onur” ve “Kıbrıs Türk halkının güvenliği” vurgusuyla geldi. Bahçeli, “Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacaktır. Gerekirse 82. ilimiz olur.” diyerek hem Türkiye’nin kararlılığını hem de adaya verilen stratejik önemi dile getirdi.
Tarihî bağ, kanla yazıldı…
1974 Barış Harekâtı, Türkiye’nin tarihine yalnızca bir askerî operasyon olarak değil, Türk milletinin Kıbrıs Türkü’nü koruma iradesinin sembolü olarak geçti. Aradan 50 yıl geçmesine rağmen adada hâlâ 30 binden fazla Türk askeri görev yapıyor. Türkiye’nin varlığı, Kıbrıs Türk halkı için güvenlik teminatı olmayı sürdürüyor.
Bahçeli’nin “82. il” çıkışı, bu tarihî bağın sembolik bir devamı olarak değerlendiriliyor. MHP çevreleri, adımın hem Kıbrıs Türk halkının geleceği hem de Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki jeopolitik konumu açısından stratejik bir zorunluluk olduğunu savunuyor.
Kıbrıs’taki bazı siyasi partiler, Bahçeli’nin sözlerini “Kıbrıs Türk halkının iradesine müdahale” olarak nitelendirerek tepki gösterdi. Bu da Kıbrıs iç siyasetinde gerilimi artıran unsurlardan biri oldu.
Milli birlik ve stratejik akıl
Kıbrıs meselesinde duygular kadar devlet aklı da önem taşıyor. Türkiye’nin hedefi, Kıbrıs Türk halkının bağımsızlığını, güvenliğini ve refahını kalıcı şekilde teminat altına almak olmalı. “82. il” önerisi bu anlamda güçlü bir siyasi mesaj; ancak bu mesajın uygulanabilirliği diplomatik ve ekonomik dengelerle birlikte düşünülmeli. Türkiye, Kıbrıs’taki kardeş halkın yanında olmaya devam edecek. Ancak her adımda olduğu gibi bu konuda da duygularla değil, uluslararası meşruiyetle hareket edilmesi gerekiyor.
Kıbrıs, Türkiye’nin kalbidir. Bahçeli’nin “82. il” çağrısı bu kalbin attığı yeri göstermektedir. Ancak kalbi korumak, akılla ve stratejiyle mümkündür. Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacaktır — ama bu hakikat hem güçle hem diplomasiyle birlikte korunmalıdır.