FATİH MEHMET ADAŞ

Tarih: 15.09.2024 08:11

MEDYA KADIN VE ÇOCUĞA ŞİDDETİ NORMALİZE EDİYOR

Facebook Twitter Linked-in

Son yıllarda Türkiye’de kadın ve çocuk cinayetlerinde, istismar vakalarında ciddi bir artış gözleniyor. Bu durum hem toplumsal vicdanı derinden yaralıyor hem de geleceğimiz olan çocuklarımızın ve kadınlarımızın güvende olma hissini kaybetmesine neden oluyor. Peki, bu vahim tablo nasıl oluştu ve çözümü için neler yapılmalı?

Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği: Türkiye’de ataerkil toplum yapısının güçlü bir şekilde varlığını sürdürmesi, kadınlara karşı uygulanan şiddetin ve çocuk istismarının temel nedenlerinden biri. Kadınların erkeklere kıyasla daha değersiz görülmesi, onların fiziksel ve ruhsal şiddete maruz kalmalarını “meşru” hale getiriyor. Bu durum, kadınların toplumsal hayatta güçsüzleştirilmesiyle sonuçlanıyor.

Yetersiz Hukuki Düzenlemeler ve Uygulamalar: Her ne kadar kanunlarımız kadın ve çocukları koruma altına alsa da uygulamada ciddi boşluklar bulunuyor. Failler çoğu zaman iyi hal indirimi ya da yetersiz cezalarla serbest kalabiliyor. Bu durum, caydırıcılık faktörünü zayıflatarak, şiddet ve istismar olaylarının artmasına sebep oluyor.

Medyanın Yanlış Rolü: Medya organlarında sürekli olarak kadın ve çocuklara yönelik şiddet haberlerinin sansasyonel bir şekilde sunulması, bu şiddetin normalize edilmesine neden olabiliyor. Şiddetin medya aracılığıyla yaygınlaşması, toplumda duyarsızlık yaratabiliyor.

Eğitim Eksikliği: Kadın ve çocuklara yönelik şiddetin temelinde yatan önemli bir faktör de eğitimsizlik. Erkek çocuklarına küçük yaşlardan itibaren “erkek üstünlüğü” fikri aşılanıyor. Kadınların zayıf ve ikinci sınıf bireyler olduğu algısı, şiddetin ve istismarın meşru görülmesine neden oluyor.

Ekonomik Faktörler: Yoksulluk, işsizlik ve ekonomik belirsizlik gibi durumlar da aile içi şiddeti tetikleyen unsurlar arasında yer alıyor. Özellikle ekonomik sıkıntıların yaşandığı dönemlerde erkekler, hayal kırıklıklarını en yakındaki kadın ya da çocuk üzerinde şiddetle dışa vurabiliyorlar.

Çözüm Önerileri

Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Sağlanması: Eğitimde ve toplumsal hayatta cinsiyet eşitliğinin sağlanması, bu sorunun çözümündeki en kritik adım. Kadınların sadece aile içinde değil, iş ve sosyal yaşamda da güçlenmeleri gerekiyor. Erkek çocuklarına, küçük yaşlardan itibaren kadınlara saygı duymaları ve eşit bireyler oldukları öğretilmeli.

Hukuki Düzenlemelerin Güçlendirilmesi ve Etkin Uygulama: Mevcut yasalarda kadın ve çocuklara yönelik şiddet ve istismar suçlarına verilen cezalar artırılmalı, caydırıcılık güçlendirilmelidir. Ayrıca, bu cezaların etkin bir şekilde uygulanması için yargı organlarının duyarlı ve titiz çalışması gerekiyor. Faillerin cezasız kalmaması sağlanmalı ve iyi hal indirimi gibi uygulamalar sınırlanmalı.

Medyanın Bilinçli Yayın Politikası: Medyanın, kadın ve çocuklara yönelik şiddet haberlerini sansasyonel hale getirmekten kaçınması gerekiyor. Bunun yerine, toplumsal bilinçlendirme ve eğitim kampanyalarıyla şiddeti önlemeye yönelik içeriklere daha fazla yer verilmelidir.

Kadın Sığınma Evlerinin Sayısının Artırılması: Şiddete maruz kalan kadınların ve çocukların güvenli bir şekilde sığınabilecekleri yerlerin sayısı artırılmalı. Bu sığınma evleri, sadece fiziksel barınma sağlamamalı, aynı zamanda psikolojik destek, eğitim ve iş bulma hizmetleri de sunmalıdır.

Erkekler İçin Zorunlu Rehabilitasyon Programları: Şiddet eğiliminde olan erkekler için zorunlu rehabilitasyon programları hayata geçirilmeli. Bu programlar, erkeklerin şiddet uygulama nedenlerini ortadan kaldırmaya yönelik psikolojik ve sosyal destek sunabilir.

Eğitim ve Farkındalık Programları: Kadın ve çocuklara yönelik şiddetin önlenmesi için okullarda ve toplum genelinde farkındalık programları başlatılmalı. Bu programlar, kadınların hakları, toplumsal cinsiyet eşitliği ve şiddetin sonuçları hakkında bilgi vermeli.

Kadın ve çocuklara yönelik şiddet ve istismar, toplumsal bir sorundur ve çözümü de toplumsal bir seferberlik gerektirir. Eğitim, yasal düzenlemeler, ekonomik destek ve toplumsal bilinçlendirme gibi çok boyutlu bir stratejiyle bu sorunla başa çıkabiliriz. Unutulmamalıdır ki, toplumun yarısı olan kadınlar güçlendirilmeden, çocuklarımız korunmadan geleceğimiz güvence altında olamaz. Şiddetsiz bir toplum, ancak ortak bir iradeyle mümkündür.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —