ALPER LÜTFİ GÖNCÜ

Tarih: 29.11.2024 17:24

TEFTİŞ FIRÇASI

Facebook Twitter Linked-in

Ağız ve diş sağlığının vücut sağlığımızı doğrudan etkilediğini bilenimiz ne yazık ki çok az olduğundan, diş hekimlerini, dişimiz ağrıyınca hatırlarız. Her yılın 22 Kasım gününün, ülkemizde Diş Hekimleri Günü olarak kutlandığı da pek bilinmez, bilinse de 14 Mart Tıp Bayramı gibi itibar görmez.

 

22 Kasım 1908 senesinde açılan ve ülkemizin ilk diş hekimliği okulu olan Dar’ülfünûn Osmanlı Tıbbiyesi-Dişçi Mektebi’nin kuruluş günü, 1996’dan beri Diş Hekimleri Günü olarak kutlanmaktadır. 

 

Üniversitemiz bünyesinde 2019 yılında kurulan Diş Hekimliği Fakültesinin geleneksel beyaz önlük giyme töreni geçtiğimiz hafta Cuma günü, öğrenci ve ailelerinin katılımıyla gerçekleştirildi. Fakülte idaresince 22 Kasım Diş Hekimleri Gününe denk getirilen tören, Çukurova Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi kurucu dekanı, duayen hemşehrimiz Prof. İlter Uzel’in Diş Hekimliği Tarihi üzerine yaptığı sunumla renklendi.  İlter Hoca sadece Tıp Tarihi,       Deontoloji ve Diş Hekimliği dalında değil, hüsn-ü hat, minyatür ve tezhip alanında da ülkemizin yetiştirdiği büyük değerlerden olup, vaktiyle Ord. Prof. Süheyl Ünver’in öğrencisi olma şerefine erişen ender insanlardan birisidir. 

 

Tören boyunca, koltuğuna oturduğum diş hekimleri aklımdan geçerken, Niğde’nin has evlâdı Diş Hekimlerinin neden Türkiye, hatta Dünya çapında tanınıp memleketlerinde yeteri kadar tanınmadıklarını düşünmeden edemedim. Adana-Seyhan Belediyesince hayata geçirilen İlter Uzel Tıp Tarihi Müzesi; Niğde’de açılmış olsaydı fena mı olurdu?

Nalbantların diş tedavisi yaptığı, berberlerin kapıya ip bağlayıp diş çektiği dönemlerde 

Anadolu’nun kadim bilgeliğinin beli kırılmış, ahâli yatır ve türbelerden medet umar hale gelmişti. Niğde’de de herhangi bir hastalık halinde, dinî içerikli tedavi yöntemlerinin yanı sıra, Şamanizm döneminden kalma efsunlama ve parpılama işlemleri de çokça yapılırdı. 

Yurdum insanı genellikle ağrıyan dişine sarımsak sürer, pamuğa rakı veya kolonya emdirip dişine bastırır, son çare olarak da diş hekiminin kapısını çalar, dişini çektirip ızdıraptan kurtulurdu. O vakitler, Kırıkhan’dan çıkıp yola revan olan seyyar protezciler ile göz rahatsızlıklarını tedavi edip dilleriyle katarakt tedavisi yapan Gallenkuş Uşakları da dağ bayır dolanırlardı.   

 

1923 Mübadelesi öncesinde tüm Anadolu’da olduğu gibi pek çok meslek erbabının yanı sıra Niğde’de de doktor, eczacı ve diş hekimleri gayri müslümlerden oluşuyordu. Mübadele sonrasında şehirde yayımlanan 1924 ve 25 yıllarına ait Feryad ve Nidâ Gazetelerinde Diş Tabibi Ali Rıza ve Diş Tabibi Ali Nusret beylerin ilânlarına rastlıyoruz.:

 

En son ve en yeni usüller ile diş ağrıları tedavi edilir, ağrısız diş çıkarılır, uygun fiyatla; altın, porselen dişler imâl ve kırık takımları tamir edilir. Salı günleri fukara halkı meccanen kabul eder. Muayenehanesi: Ak Medrese karşısındadır.” Diş Tabibi Ali Nusret.

 

Dişlerinizi ağrısız çıkarttırmak, yerlerine mütebbin ve zarif olarak yerlerine sana-i dişler koydurmak, çürükleri teminatlı olarak doldurtmak istemez misiniz? O halde diş tabibi Ali Rıza Bey’in muayenehanesine kadar zahmet ediniz.”

 

Seksenli yıllara kadar Niğde’nin giriş kapısı olan İstasyon Caddesi’nin 1933 senesinde çekilmiş fotoğrafında Dişçi Fevzi tabelası görülmektedir. Eskilerin aktardıklarına göre de Has Fırın’ın üstünde de Dişçi Celil’in muayenehanesi bulunmaktaydı.

 

Türkiye’nin ilk diplomalı Diş Hekimlerinden olup geliştirdiği metodla dünya literatürüne giren, ünlü devlet adamı ve politikacıların diş hekimi Hasan Nail Kubalı, İmplant uygulamasını ülkemize getiren, ünlülerin Diş Hekimi Prof. Dr. Peker Sandallı ve Yeditepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi kurucu dekanı Prof. Türker Sandallı’nın çalışmaları ve mesleğe katkıları üniversitelerde ders olarak okutulmalı hatta üzerlerine tez yazılmalıdır. 

 

Uzun seneler Niğde’de hizmet veren efsane Diş Hekimi Yaşar Germiyanoğlu, Dt. İlhan Günalp, Dt. Mustafa Göncü, Dt. Veli Macit, alaylı Dişçi Özer-Kırıkhan Diş Deposu, Londra’da tanınmış bir diş hekimiyken, hasrete dayanamayıp Niğde’ye dönen ve muayenehane açan, Eskigümüşlü Dt. Mustafa Önder, Salihli’ye yerleşip ilçenin tek dişçisi sıfatıyla elli sene hasta bakan Dt. Emin Yaşar Elmacı, fötr şapkası olmadan dışarı çıkmayan Dt. Mustafa Yörünk, Niğde’nin ilk kadın Diş Hekimi Alman ekolü Dt. Bilge Akman, Bir dönem Niğde’de çalıştıktan sonra İstanbul’a taşınan iyilik timsali, hayırsever Dt. Avşar Arısoy, Alsancak’ta bulunan kliniği, İzmir’deki Niğde ve Borluların buluşma noktası olan Dt. Ömer Faruk Güven, unutulmaz diş hekimleridir.

 

Diş hekimi koltuğuna oturmaktan tedirgin olanların diş tedavisini yaparken bir yandan da musıkîmizin en nadide eserlerini icra ederek, hoş sadasıyla gırgırın iç gıcıklayıcı sesini bastırıp, hastasını adeta hipnotize eden Dt. Sevgi Özbek, bu yöntemle, yüzlerce hastanın dişçi fobisini yenmesini sağlamıştır. Yeni kuşaktan Dt. Fatih Özen ve daha niceleri de dertlilere deva, hastalara şifa olup hayat kalitelerinin artmasını sağlamış, halkımızı, sıhhat ve selâmete eriştirmişlerdir.

 

 

Bundan elli altmış sene önce Niğde’de protez yaptırmak hem pahalı hem de zor bir işlemdi.  Protezlerin kimisi iyi oturmaz, kimisi yapışmaz, kimisinin de dişleri iyi kesmezdi.

Kahvelerde bütün gün pişpirik oynayıp lak lak eden emekli taifesi, bir yemek daveti olduğu zaman, özellikle de etli pilav dağıtılan cemiyetlere çağrılı olduklarında, arkadaşlarının protezlerini takıp çıkarır, hangisi ağızlarına oturur ve iyi keserse onu takıp davete giderlerdi. 

Bu arkadaşlar, askerlik yaparken Teftiş Fırçası adını verdikleri diş fırçalarını sadece komutanlar eratı denetlemeye geldiklerinde ortaya çıkarmışlardı.

 

Mahalli sanatçımız İlhan Sancaktaroğlu ile beraber Adana’da düzenlenen Niğde gecesinde sahne alan Fertekli Solak Memet (Mehmet Ayatar) , türkü söylerken protezi ağzından fırlamış, programa dişsiz devam etmek zorunda kalmamak adına, türküyü hızlandırıp vatandaşı coşturmuş, sonra da -güya- çaktırmadan protezi ayağıyla kendine doğru çekmiş, yerden alıp ağzına tekrar takmıştır. Buna şahit olan hanende ve sazendeler, gülmekten yanlış notalara basıp detone olmuşlardır. 

 

 

Tüm zorluk ve sorunlara rağmen diş hekimliği, ülkemizde hâlâ saygın meslekler arasındadır. Yurt sathında mevcut 110 diş hekimliği fakültesinden her yıl 8500 öğrenci mezun olmakta, bunun ancak 2 bini kamu ve özel sektöre ait kliniklerde istihdam edilip bir kısmı da muayenehane açmaktadır. İhtiyaç fazlası diş hekimlerinden bazısı yurt dışına gitmekte, bazısı da mesleği dışındaki alanlarda çalışmaktadır. 

 

Muayenehane açmanın mali zorlukları bir yana, şartları ve prosedürleri ağır olup her babayiğidin harcı değildir. Öte yandan, ülkemiz son yıllarda Avrupa’nın diş tedavisi, özellikle de implant, Ortadoğu’nun da saç ekim merkezi haline gelmiş olup bu alandaki sağlık hizmetleri çok gelişmiştir. 

  

Gün geçtikçe ağırlaşan hayat şartları altında, bütün gün ayakta, hastanın ağzının içinde, nefes tutarak kambur postürde çalışan tüm diş hekimlerimizin bu özel gününü kutluyor, bilek ve yüreklerine kuvvet diliyorum. 

      


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —