FATİH MEHMET ADAŞ

Tarih: 23.09.2024 10:29

Türk Toplumunda Asker ve Polise Silah Sıkılmazdı: Bugün Geldiğimiz Nokta!

Facebook Twitter Linked-in

 

Geçmişte Türk toplumunda derin bir saygı ve hürmetin yerleşik olduğu bir anlayış vardı: askere ve polise silah çekilmezdi. Özellikle asker, vatanı koruyan bir nefer olarak görülürken, polis de halkın huzur ve güvenliğini sağlayan bir koruyucu olarak saygı görürdü. Toplum, bu iki meslek grubuna karşı şiddet uygulanmasını büyük bir ahlaki suç olarak kabul ederdi. Ataerkil geleneklerde askere el kaldırmak, devlete karşı gelmekle eş tutulur ve büyük bir ihanet olarak nitelendirilirdi.

Ancak ne yazık ki, son yıllarda yaşadığımız toplumsal değişimler ve hukuksal boşluklar, bu tür köklü geleneklerin zayıflamasına sebep oldu. Polis memuru Şeyda Yılmaz’ın şehit edilmesi olayı, bu anlamda bir dönüm noktası niteliğindedir. Henüz 27 yaşında, suç makineleri tarafından soğukkanlılıkla hedef alınmış bir polisin hayatına kıyılması, Türk toplumunun eski değerlere nasıl uzaklaştığının acı bir göstergesidir.

Peki, bu noktaya nasıl geldik? Eskiden “Devletin gücüne el kaldırılmaz” diyen toplumumuz, bugün nasıl oldu da polise ve askere bu denli pervasızca saldırılar düzenlenmesine sessiz kalıyor? Bunun birinci nedeni, cezasızlık ve hukuki yaptırımların caydırıcı olmaması. Suçluların yeterince ağır cezalarla karşı karşıya kalmaması, suçu tekrar etme cesaretini artırıyor. İkincisi ise toplumsal ahlak yapısının, bireysel hakların yanlış yorumlanması ve yozlaşma süreciyle sarsılması. Eskiden toplumsal normlar tarafından korunan değerler, bugün medya ve popüler kültür etkisiyle ikinci plana itilmiş durumda.

Toplum olarak eskiye dönmek zorundayız. Suç işleyenlerin hak ettikleri cezaları çekmesi, adaletin tam ve yerinde uygulanması, bu tür saldırıların tekrarını engelleyecek yegâne yoldur. Ayrıca, eğitim yoluyla genç nesillerin askere ve polise duyulan saygıyı yeniden kazanması sağlanmalıdır. Polis, güvenliğimizi sağlayan, toplumun huzuru için canını ortaya koyan bir kahramandır ve bu kahramanlara yapılan saldırılar, bir bütün olarak devlete ve millete karşı yapılmış sayılır.

Sonuç olarak, bu tür olayların tekrar yaşanmaması için suç makinelerinin affedilmeden adaletin sert tokadıyla karşılaşması, toplumun da bu konuda daha bilinçli ve duyarlı hale gelmesi şarttır. Şehit polisimiz Şeyda Yılmaz’ın kanı yerde kalmamalıdır; onun şahsında toplumun güvenliği ve huzuru korunmalıdır. Artık bir araya gelme ve bu tür saldırılara karşı topyekûn bir duruş sergileme zamanıdır.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —