Okuldan Mezun Olanlar Hayata Hazır mı?
Bir milletin kaderi, o milletin eğitim sistemiyle belirlenir. Eğer bir ülkenin sınıflarında düşünmeyen zihinler yetişiyorsa, o ülkenin sokaklarında adalet değil, cehalet hüküm sürer.
Bugün Türkiye’de milyonlarca genç okula gidiyor. Diplomalar dağıtılıyor, başarı belgeleri veriliyor, sınavlar kazanılıyor. Fakat gözden kaçırdığımız dev bir boşluk var: Eğitim var ama öğrenme yok.
Sınavlarda her yıl gerileyen, matematik ve okuma becerilerinde son sıralarda yer alan bir kuşağı konuşuyoruz. Üniversite mezunu gençlerimiz kendi alanlarında iş bulamıyor. Daha da vahimi, birçoğu hayata dair hiçbir umut, hiçbir hedef, hiçbir fikir taşımıyor. Çünkü sadece test çözüp üniversiteye giren bir nesil yarattık; düşünen, üreten, vicdanı olan bir nesil değil.
Çünkü eğitim sistemimiz ezbere, itaate ve nota dayalı. Ahlak yok, felsefe yok, sanat yok. Öğretmenlerin toplumdaki itibarı zayıflatılmış, derslikler kalabalık, eğitimde adalet çökmüş durumda. Eğitim sadece bir formalite olarak görülüyor; aileler, sadece diploma hayali kuruyor; öğrencilerse yalnızca bir işe girmek için hayatta kalmaya çalışıyor.
Bugün Türkiye’de çocuklara “iyi insan” olmayı öğreten bir okul yok. Oysa bir toplumun bekası, sadece bilgili değil, ahlaklı bireyler yetiştirmesine bağlıdır. Biz bu kısmı ihmal ettik. Biz eğitimin vicdanını kaybettik.
Çocuklarımıza kodlama öğretmeden önce, adalet nedir onu öğretmeliyiz. İngilizce öğretmeden önce, empati ne demek onu anlatmalıyız. Çünkü eğitim sadece bir meslek kazandırmaz; bir insanın yönünü, kimliğini, değerini de inşa eder.
Bugün eğitim sistemine savaş açmalıyız cehalete, kalıplara, robotlaşmış müfredatlara karşı. Çünkü biz bir ülkeyi değiştirmek istiyorsak önce sınıfları değiştirmeliyiz.