SEDAT ÇAĞLAR

Tarih: 19.08.2025 08:54

BİRİLERİNİN İSRAFI DİĞERLERİNİN KITLIK SEBEBİ

Facebook Twitter Linked-in

Yeryüzünde olan savaşlara bakıldığında savaşların esas nedeni hep daha fazlasına sahip olma hırsı olmuştur. Güçlü zayıfın hakkına girdikçe daha çok güçleniyor, zayıf ise açlıkla pençeleşiyor. Güçlü zayıfın hakkına her zaman tecavüz ediyor. Dünyada gelir dağılımı o kadar eşitsiz ve gaddar ki insanlığın bir parçası olan erdemli davranışların hiç birini göremezsiniz. Maalesef çöplere baktığınızda bozulmuş ve raf ömrü bitmiş gıdalarla karşılaşırsınız. İnsanlar alışverişe çıktığında gözlerindeki doyumsuzluktan dolayı ihtiyaçlarından daha fazla ürünü satın almaktadırlar. Daha sonra bu satın alınan ürünler tüketilmeden çöpe atılmaktadır. Bu tüketim çılgınlığı bir yandan ülkelerin millî servetine zarar verirken diğer yandan da hayatta kalabilmek için ihtiyaç duydukları temel besin maddelerine erişemeyen ve kıtlıkla mücadele eden milyonlarca insan bulunmaktadır. Çağımızın en büyük problemlerinden birisi de iklim değişikliği ve küresel ısınma olacaktır. İklim değişikliği ve küresel ısınmanın doğuracağı kötü sonuçların en önemlisi gıda krizleri olacaktır. Temel besin maddelerine ulaşım daha da zorlaşacaktır. 
Yokluk ve kıtlıkla mücadele eden yoksul toplumlara ve ülkelere baktığımızda ibretlik bir şey görürüz. Devlet yönetimleri demokratik değildir. Devletin başında bir hanedan vardır. Devleti yönetenlerde muhteşem bir zenginlik söz konusudur. Ama bir o kadar da bu ülkelerin halkı yoksuldur. Dünyada kıtlık çeken ülkelere baktığımızda hemen hemen hepsinde bu tablo geçerlidir. Gelişmiş, zengin ve emperyalist ülkeler bu toplumları birçok yönden sömürmektedirler. Yokluktan kavga doğar. Kıtlıktan hırsızlıklar başta olmak üzere birçok suç unsuru yaşam alanı bulur. Bütün belalar yokluktan çıkar. Bunu çok iyi kullanan emperyalist devletler bu fakir ülkelerde iç savaşlar başta olmak üzere birçok çatışma ortamı oluşturmaktadır. Böylelikle onları kolayca yönetebilmektedir. Silah piyasası başta olmak üzere kendilerine birçok pazar bulmaktadırlar. Kıtlıkla uğraşan halkın başına bir de güvenlik tehditti gelmektedir.
Eşit gelir dağılımın olmadığı bir yerde aşırı zenginleşmeleri ve kıtlığı her zaman göreceğiz. İşte burada sosyal devlet anlayışı devreye girmelidir. Ayrıca yoksullukla mücadele eden sivil toplum kuruluşlarının farkındalık oluşturacak organizasyonlarına da büyük ihtiyaç duyulmaktadır. Devletlerin vergi sistemleri de az gelirli vatandaşların üzerindeki vergi yükünü azaltacak şekilde ayarlanmalıdır. Dolaylı vergilerle ve tüketicilerden alınan vergilerle dar gelirli insanlar daha çok ekonomik çıkmaza sokulmamalıdır. Vergi çok kazanandan ve çok varlığı olandan dar gelirlilere doğru azalarak tahsil edilmelidir. Dolaylı vergiler azaltılarak, gelire bağlı doğrudan vergiler artırılmalıdır. Ayrıca dar gelirli insanlara yapılan sosyal yardımlar doğru ve yerinde yapılmalıdır. İnsanları çalışmamaya ve tembelliğe teşvik eden sosyal yardımlar kaldırılmalıdır. Devlet nasıl olsa bizim ihtiyaçlarımızı karşılıyor bizim çalışmamıza gerek yok düşüncesi oluşmamalıdır. Böyle bir durum ekonomiye ve istihdama büyük zarar verecektir. Güzel bir söz vardır ya “Biz insanlara balık vermeyeceğiz, balık tutmayı öğreteceğiz.”. Yardıma muhtaç ve dar gelirli insanları ekonomik teşvikler ile birlikte iş dünyasının içine istihdama katmalıyız ki onları yardıma muhtaç bir durumdan çıkartabilelim. Devlet yardıma muhtaç insanlara ayırdığı fonu onları iş piyasasına kazandıracak şekilde güncellerse herkesin kazanacağı bir durum ortaya çıkacaktır.
İsrafın zararlarını gösteren, insanları tasarrufa yöneltecek toplumsal duyarlılığı ve farkındalığı arttıracak çalışmalara ihtiyacımız vardır. Alıveriş merkezlerine girerken kıtlık içerisinde yaşayan toplulukları gösteren görseller olmalıdır ki insanlar alışveriş yaparken onları düşünerek aşırılıktan kaçsınlar. İnsanlar fazla aldıkları ürünleri çöpe atarken kıtlık içerisinde yaşayan insanlar gözlerinin önüne gelmelidir. İslam dininin en güzel yönü olan zekât kavramını topluma aşılamalıyız. Malımızın kırkta birini dağıttığımızda kıtlık ile önemli ölçüde mücadele ettiğimizi göreceğiz.
Tolumun israfı önleyici, tasarrufu teşvik edici ve zekât başta olmak üzere paylaşmayı destekleyici çalışmalara ihtiyacı vardır.
           Son söz: "Ey Âdemoğulları, her mescit yanında ziynetlerinizi takının. Yiyin, için ve israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez." Araf Suresi / 31


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —