Belediyenin son dönemde hayata geçirdiği tek yön uygulaması da aslında bu sıkıntıyı çözmeye yönelik bir adımdı. Proje hâlâ devam ediyor; yani henüz kesin bir sonuçtan söz edemeyiz. Fakat vatandaşın gözü, kulağı bu çalışmada.
Yeni Niğde Ömer Halisdemir Hastanesi’nin ek binası tamamlandığında hepimiz umutlandık. Çünkü yıllardır hastane çevresinde büyük bir otopark krizi yaşanıyordu. 700 araçlık kapalı, 500 araçlık açık otoparkla sorun çözüldü diye düşündük. Ancak gelin görün ki sorun hâlâ devam ediyor. Neden mi? Çünkü mesele otopark sayısı değil, vatandaşın alışkanlığı. Boş duran otoparklar varken, hastane kapısının dibine arabasını bırakmak isteyen sürücüler, yasak tabelalarının altına park etmekten çekinmiyor.
Şimdi soruyorum: Tek yön projesi tamamlandığında bu alışkanlık değişmezse, yine aynı görüntüyle karşılaşmayacak mıyız? İkinci sıraya park eden araçlar yolu tıkayacak, ambulanslar sıkışacak, kavşaklar kilitlenecek. Kâğıt üstünde çözüm gibi görünen uygulamalar, pratikte boşa düşecek.
Vatandaşların büyük kısmı çözümün cezadan geçtiğini düşünüyor. Hatta sohbet ettiğim bir Niğdeli, çarpıcı bir örnek verdi: “Eski Terminal Caddesi’nde bir trafik polisi var. O memur işini çok iyi yapıyor. İkinci sıra park eden kim olursa olsun, anında müdahale ediyor. Eğer o polisi yeni Dr. Sami Yağız Caddesi’ne görevlendirirlerse, sorun çözülür.”
Bu söz bana çok şey anlattı. Demek ki mesele yalnızca kanun ve yönetmelik değil; uygulama ve denetim de bir o kadar önemli. 700 araçlık otoparkınız da olsa, binlerce uyarı tabelanız da olsa, sahada disiplinli bir uygulama olmadıkça düzen sağlanmıyor.
Niğde trafiğinde asıl mesele otopark değil, sürücü alışkanlıklarımız. Bir gün otoparkı tercih etmeyi, ikinci sıraya park etmemeyi, yaya geçidinde frene basmayı öğrenebilirsek işte o zaman Niğde’nin trafiği gerçekten rahatlayacak. Yoksa hep aynı şikâyetlerle yıllar geçecek.