Türkiye’de son yıllarda özellikle rap müzik yükselişe geçti. Ancak bu yükselişin gölgesinde tehlikeli bir tablo ortaya çıktı: sahne sonrası silahlı saldırılar, sanatçılara yönelik tehditler ve konserlerde yaşanan ölümlü kavgalar… Son örnek Tekirdağ’da yaşandı. Rapçi Çakal konser sonrası silahlı saldırıya uğradı. Daha önce Block 3, Ufuk Bayraktar gibi isimlerin de benzer olaylarla gündeme gelmesi, “Sanatçılara ne oluyor?” sorusunu bir kez daha gündeme taşıdı.
Sahne Arkasındaki Tehditler
Rap müziğin yeni kuşağı, hızla parlayan şöhretin içinde hem hayranlarının ilgisini hem de karanlık çevrelerin düşmanlığını topluyor. Şarkılardaki meydan okuma, sahnedeki özgüven, kimilerince sanatın dili; kimilerince ise açık bir hesaplaşma çağrısı olarak algılanıyor. Bu nedenle her konser sonrası silahlar, kavgalar ve saldırılar sıkça yaşanıyor.
Seyircinin Dönüşümü: Eğlenceden Savaş Alanına
Bugün sadece sanatçılar değil, konserlere giden seyirciler de şiddetin parçası haline gelmiş durumda. Konserlerde çakmak ya da su şişesi fırlatılması artık sıradan bir olay haline geldi. Daha da vahimi, izleyiciler arasında çıkan kavgaların kimi zaman ölümle sonuçlanmasıdır. Eğlenmek için gidilen bir mekân, bir anda kaosa dönüşebiliyor. Bu durum yalnızca rap konserleriyle sınırlı değil, farklı müzik türlerinde de benzer tablolar görülüyor.
Saygı Kültürünün Yitimi
Bir dönem konserler, sanatçıya saygı ve coşkuyla eşlik etmenin adresiydi. Bugün ise sahneye yabancı madde atan, sanatçıya hakaret eden, hatta birbirine saldıran bir seyirci profili öne çıkıyor. Bu, yalnızca sanatçıya değil; toplumsal değerlerimize de zarar veriyor. Çünkü sanatçıya gösterilen saygı, toplumun kendine olan saygısının bir yansımasıdır.
Rap’in Ruhu: İsyandan Umuda
Rap müzik özünde bir isyan çığlığıdır. Ancak son yıllarda bu çığlık, şiddet, mafyatik söylemler ve yapay kavgalarla gölgelenmiş durumda. Oysa rap; umudu, özgürlüğü ve sokaktaki gencin sesini temsil etmeliydi. Bugün yeniden bu özüne dönmek zorunda.