"Beyin çok aptal bir organdır." dedim vaktiyle birine, sahi kimdi, çok bilenlerin hangisiydi? Bilimden haberi yok, kuantum desen çikolata fabrikası sanacak, metafizik diyorsun mesela cinci bu diyor ( M. F. Ö. Çalıyor eski plakta, Aliiiii Ali desidero)… Ne yaptık peki? Zaten konuşmakta iyi değildik, anlaşılmakta da malum Merkürümüz retro hep, biz de yazıyı seçtik, belki bizim gibi insanlar vardır bir yerlerinde zamanın ya da mekanın (düzeltiyorum) illaki bizim gibi insanlar var bir yerlerinde, zamanın ve mekanın. Londra ile saat farkı olması yahut Tibeti'n yaylalarının uzaklığı çok mu mühim? Yahu insanlar gelecek şekillendirmeyi öğreniyor (Bakınız çift yarık deneyi) sen ülkenin jeopolitiğinden habersiz, Mezopotamya insanı, Fırat ve Dicle gerçek altındır, anlamak da bir şey tabi. Bugün müydü o? Öyle bi iğnelendim yani tariz sanatına maruz kaldım, anlamak üzerine, neyse, özür dilerim cidden, kafam uzay-zaman ikliminde seyahatte, ben aklımı da soyunup atıyorum çöpe, en yakın çöpe, mütemadiyen... Ve bir sır daha vereyim. Rüyalarımı beğenmeyince yeniden uyuyorum, bu kadar basit. Özetle dostlar, sosyal hayvan olmak( Freud'un insan tanımı) zor zanaat...
Beyin de bilinç de hem kandırılabilir, hem ikna edilir, bal gibi de inandırılır, çok da şey yapmamak lazım yani rasyonalizmi puta çevirmemek diyelim mi…
Yine de ayı ve geceyi seven, şiir okuyan, susan, dinleyen, aşka inanan bir tarafımız hep vardı, var olsun. Öyleyse bomboş sokaklarda ağzımızdan dökülen ıslak cümleler şiir olsun, sanat olsun, edebiyat olsun.
Ya! Hu! Hocam aklımızla oynayıp bilimden sanata mı aktın sen şu an? Evet. Bence makul ve mantıklı. Bilim ve sanat iç içedir, tıpkı insan gibi. Ah bir bilseniz nasıl da karman çormanız, nasıl katman katmanız; biz, insanız.
Not: İnsanî duyuş ve düşünüşle her zaman aydınlık tarafta, masumiyet içre kalın dostlar ve ricamdır, sokak hayvanlarını unutmayın, unutturmayın. "Malumunuz merhamet etmeyene merhamet edilmez."(Hz. Muhammed)
Sevgiler.