Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen 2024 Yılı Yenilenebilir Enerji Yatırımları Toplu Açılış Töreni'ne katıldı.
Konuşmasına katılımcıları selamlayarak başlayan Erdoğan, programa vesile olan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar ve ekibine teşekkür etti.
Geçen hafta, yurt içinden ve yurt dışından seçkin isimlerin katılımıyla düzenlenen İstanbul Doğal Kaynaklar Zirvesi'ne iştirak ettiklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Enerji dönüşümü, madencilik, arz güvenliği, kritik mineraller, hidrokarbonlar gibi hepsi birbirinden önemli başlıklarda Türkiye'nin potansiyelini bir kez daha değerlendirme fırsatı bulduk. Ülkemizin enerji alanında farklı bir ivme yakaladığı herkes tarafından ifade edildi." diye konuştu.
Türkiye'nin enerjide adeta kendisiyle yarış halinde olduğunu, bugün de son yıllarda atılım yapılan yenilenebilir enerji alanında hizmete alınan projelerin toplu açılış merasimini gerçekleştirdiklerini söyleyen Erdoğan, törenin ve bugün resmen hizmete sunulan yatırımların ülke, millet ve enerji sektörü için hayırlı olmasını diledi.
Erdoğan, bu önemli yatırımları ülkeye kazandıran firmaları, kurumları ve Bakanlığı tebrik ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Enerjinin, özellikle de enerji arz güvenliğinin büyük küçük demeden, tüm devletlerin en önemli meseleleri arasına girdiği bir çağda yaşıyoruz. Dünyamız büyüyor, ekonomiler gelişiyor. Buna bağlı olarak enerji talebi de hızla artıyor. Bilhassa gelişmekte olan ekonomiler hem geçmişi telafi etmek hem de belli bir kalkınma düzeyine ulaşabilmek için dünya ortalamasının da üzerinde büyüme oranları kaydediyor. Bu tabiatta da hissedilmektedir. Enerji ihtiyacının her gün arttığı bir tabloda zaten küresel ısınma tehdidiyle karşı karşıya olan doğal çevreye yeni riskler eklenmektedir.
Şu ikilemle giderek daha fazla muhatap oluyoruz. Bir taraftan hayatımızı devam ettirmek için daha fazla enerji kullanırken diğer taraftan hayatımızı sürdürdüğümüz çevreyi tahrip ediyoruz. Tabii bir de buna küresel risklerin ve yaşam alanlarına yönelik tehlikeleri ilave ettiğimizde nasıl karmaşık bir sorunla yüzleştiğimiz, daha net görülecektir. Uluslararası kuruluşların tamamı ekonomik büyüme ve teknolojiyle birlikte enerji ihtiyacımızın da katlanarak artacağını söylüyor. Enerji kullanımına paralel olarak enerji sarfiyatından doğan sera gazlarının dünyamıza verdiği zarar da istikrarlı bir şekilde büyüyor. Bu temel gerçeklerin bize anlattığı şudur, enerji talebimiz hızla yükselirken hidrokarbon başta olmak üzere temel enerji kaynaklarımız erimekte yine aynı süreçte dünyamız kirlenmektedir."
Erdoğan, ekonomik bakımdan gelişmiş devletler dahil dünyadaki tüm ülkelerin, enerji politikalarını bu tabloya göre planladığına ve adımlarını buna göre attığına dikkati çekerek, "Enerji kaynaklarına erişimle ilgili rekabet kızışırken, enerji arz güvenliğini garanti etmeye yönelik çabalar yoğunlaşıyor. Fosil yakıtlar noktasında avantajlı konumda olan ülkeler bile rezervlerinin çok uzak olmayan bir tarihte biteceğini bilerek hareket ediyor." dedi.
"Arz güvenliği, enerji diplomasisi, kaynak çeşitliliği, sadece teknik meseleler değil, doğrudan milli güvenliğe dair konular olarak görülmeye başlanmıştır." ifadesini kullanan Erdoğan, "Enerji arz güvenliğinin sağlanması hemen her devlet için bir beka meselesi haline dönüşmüştür. Geçtiğimiz günlerde Avrupa'nın kimi yerlerinde yaşanan kesintiler enerjinin hayatımızda tekabül ettiği vazgeçilmez yeri bir kez daha göstermiştir." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gelecekte enerji kaynakları üzerindeki rekabetin daha da sertleşip, daha yıkıcı bir hal alacağını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Son yıllarda patlak veren krizlerin hepsinde enerji, belirleyici role sahiptir. Afrika'dan Asya'ya, Orta Doğu'dan Latin Amerika'ya dünyanın birçok bölgesinde tırmanan gerilimleri, enerji yarışından bağımsız okuyamayız. Bir damla petrolü oluk oluk akan insan kanından daha değerli gören zihniyet hiç değişmedi, hiçbir zaman değişmeyecek. Bunlar kendi rahatları, kendi güvenlikleri, kendi gelecekleri için mazlumların kanlarından beslenmeye devam edecektir. Burada şunun altını bir kez daha çizmek istiyorum. Biz enerji meselesini bir rekabet unsuru olarak değil çıkarların uzlaşacağı, herkesin fayda sağlayacağı bir işbirliği vesilesi olarak görüyoruz.
Hep söylediğim gibi sömürmeye değil beraberce kazanmaya talibiz. Hangi coğrafyada enerji hamlemiz varsa özünde işte böyle bir hassasiyet vardır. İnşallah bu hakkaniyetli ve adaletli tavrımızı her ne pahasına olursa olsun her şart altında muhafaza edeceğiz. Ülkemizi başarıdan başarıya koşturduğumuz alanların en başında enerji sektörü geliyor. Nükleer enerjiden hidroelektriğe, rüzgardan jeotermale, güneş enerjisinden petrol ve doğal gaza kadar her alanda ciddi yatırımlar yaptık. Karadeniz ve Gabar'daki keşiflerimizde makus tarihimizi değiştirdik. Akkuyu Nükleer Güç Santrali Projemiz ile ülkemizi farklı bir lige yükselttik. Ayrıca Türkiye'yi enerji koridorlarının kesiştiği bir merkeze dönüştürdük. Son 23 yılda nereden nereye geldiğimizin en yakın şahidi sizlersiniz. İster muvafık ister muhalif olsun elini vicdanına koyan herkes Türkiye'nin enerji alanında büyük bir sıçrama yaptığını zaten kabul ediyor."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bazı temel verileri paylaşmakta fayda gördüğünü belirterek, 20 yılda ülkenin enerji ihtiyacının 3 katına çıktığını bildirdi. Elektrik talebinin 2035'e kadar en az yüzde 50 oranında artacağını öngördüklerine işaret eden Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Enerji arzımızda ithal kaynaklara ait pay şu an yüzde 70 düzeyinde. Her yıl değişmekle birlikte 60 ila 100 milyar dolar civarında enerji kaynaklı bir ithalat faturamız var. Hedefimiz bu ithalatı düşürerek, enerji faturamızı hafifletmek nihai olarak da Türkiye'yi kaynakta ve teknolojide net ihracatçı bir ülke yapmaktır. Ülkemizin geniş yenilenebilir enerji potansiyelinin daha fazla kullanılması ve yenilenebilir kaynaklı elektrik üretiminin mümkün olan en üst seviyeye ulaştırılması enerji stratejimizin temel unsurlarını teşkil ediyor."