BM Uluslararası Göç Örgütü'nün (IOM) 2024 Dünya Göç Raporu'na göre Türkiye, yaklaşık 3,6 milyon mülteci ile dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülke konumunda. Mültecilerin çoğunluğu ise Suriyelilerden oluşuyor.
BM Uluslararası Göç Örgütü'nün (IOM) 2024 Dünya Göç Raporu'na göre Türkiye, yaklaşık 3,6 milyon mülteci ile dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülke konumunda. Mültecilerin çoğunluğu ise Suriyelilerden oluşuyor. En fazla mülteci barındıran ilk beş ülke ise Türkiye, Kolombiya, Pakistan, Uganda ve Almanya olarak yer aldı.
Birleşmiş Milletler (BM) Uluslararası Göç Örgütü’nün (IOM) ‘2024 Dünya Göç Raporu’na göre Türkiye, dünyada en fazla mültecinin yaşadığı ülke konumunda. Yaklaşık 3,6 milyon mülteciyi barındıran Türkiye'de çoğunluğu ise Suriyeliler oluşturuyor.
Raporda Türkiye'nin yanı sıra en fazla mülteci barındıran Türkiye, Kolombiya, Pakistan, Uganda ve Almanya olarak belirtiliyor.
SURİYE-TÜRKİYE EN FAZLA MÜLTECİ AKININ OLDUĞU İKİNCİ KORİDOR
Diken'in haberine göre, uluslararası göç koridorlarına ilişkin Meksika-ABD en çok mültecinin geçtiği koridor. Suriye-Türkiye mülteci koridoru en fazla mülteci akının olduğu ikinci koridor. Üçüncü koridorsa savaşın sürdüğü Ukrayna-Rusya. Özellikle Meksika-ABD ve Suriye-Türkiye gibi koridorlar, en yoğun mülteci geçişlerinin yaşandığı alanlar olarak öne çıkıyor.
Raporda uluslararası göçün insani gelişme ve ekonomik büyümenin itici gücü olmaya devam ettiği, bu alandaki uluslararası bağışların 2000’den 2022’ye kadar yüzde 650’den fazla artarak 128 milyar dolardan 831 milyar dolara yükseldiği belirtildi.
831 MİLYAR DOLARLIK BAĞIŞIN 647 MİLYAR DOLARI DÜŞÜK VE ORTA GELİRLİ ÜLKELERE GÖNDERİLDİ
Rapora göre 831 milyar dolarlık bağışın 647 milyar doları düşük ve orta gelirli ülkelere gönderildi. Bağışlar bu ülkelerin gayrisafi yurt içi hasılasının önemli bir bölümünü oluşturabiliyor.
Raporda görüşlerine yer verilen IOM Genel Direktörü Amy Pope, “Belirsizlikle boğuşan dünyada göç dinamiklerini anlamak, bilinçli karar alma ve etkili politika tepkileri için hayati önem taşıyor. Rapor, uzun süredir devam eden eğilimlere ve ortaya çıkan zorluklara açıklık getirerek bu anlayışı geliştiriyor” dedi.
