Söğüt dallarından tamamen el emeğiyle ördükleri sepetlerle hem geçimlerini sağlıyorlar hem de unutulmaya yüz tutmuş bir el sanatını ayakta tutmak için emek veriyorlar.
Göksel Akyol, dedelerinden öğrendiği sepet örme mesleğini çocukluğundan bu yana sürdürüyor. Eşi ve çocuklarıyla birlikte kurdukları sepet tezgâhında, doğadan topladıkları söğüt dallarını sanata dönüştürüyorlar. Ancak Akyol ailesi, malzeme bulmaktan satış yapmaya kadar birçok zorlukla karşı karşıya.
“Söğüt dallarını bulmak kolay değil” diyen Göksel Akyol, “Tehlikeli bölgelerden topluyoruz. Kurutması, temizlemesi ayrı zahmetli. Ama bu işin ruhu burada saklı” diye konuşuyor.
Zor, Zahmetli Ama Bir O Kadar da Değerli
Sepet örmenin sabır gerektiren bir sanat olduğunu belirten Akyol, “İyi malzeme olmazsa sağlam sepet çıkmaz. Ayrıca örerken bıçak ve kesici aletlerle çalıştığımız için çok dikkatli olmamız gerekiyor. Ailece bu işe gönül verdik” ifadelerini kullanıyor.
Bu işi öğrenmek isteyenlere de seslenen Akyol, “İlk önce doğayı tanımak, malzemeyi doğru seçmek gerek. Sepet örmek sadece el becerisi değil, doğayla iç içe yaşamak demek” dedi.
Niğde’de Mevsimsel Talep, Kalpten Gelen Destek
Niğde halkının el emeği ürünlere ilgisinin olduğunu belirten Akyol, “Bu yıl meyve az olunca talep de düştü ama özellikle köylüler ve şehir dışından gelenler rağbet gösteriyor” dedi.
Akyol, destek olan herkese teşekkür ederek, “Belediye başkanımıza, jandarmaya, polise ve Niğde halkına çok teşekkür ederim. Bizi burada yalnız bırakmadılar” şeklinde konuştu.
Göksel Akyol ve ailesinin kurduğu bu sepet tezgâhı, sadece bir geçim kapısı değil; aynı zamanda geçmişten geleceğe uzanan bir kültür köprüsü, sabırla örülen sessiz bir hikâyenin simgesi olarak Niğde sokaklarında yaşamaya devam ediyor.