https://www.hamlegazetesi.com/

TCMB Başkanı Karahan "Enflasyonun 2025 sonunda yüzde 24 seviyesinde gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz"

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, bir önceki rapor dönemiyle aynı şekilde, 2025 yıl sonunda enflasyonun yüzde 24 seviyesinde gerçekleşeceğini tahmin ettiklerini belirtti.

Tarih: 22.05.2025 17:29
TCMB Başkanı Karahan
Hamle Gazetesini Google News te Takip Et

Karahan, yılın 2. Enflasyon Raporu'nun tanıtımı amacıyla İstanbul Finans Merkezi'ndeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Yerleşkesi'nde düzenlenen bilgilendirme toplantısında konuştu.

Son dönemde küresel ticarette artan korumacı eğilimlerin, küresel büyüme görünümü üzerinde aşağı yönlü riskleri artırdığını belirten Karahan, bu nedenle tahminler oluştururken baz aldıkları dış talebe ilişkin varsayımları belirgin şekilde aşağı yönlü güncellediklerini ifade etti.

Karahan, bu görünümle uyumlu olarak ham petrol ve ithalat fiyatları varsayımlarının da 2025 ve 2026 yılları için aşağı çektiklerini belirterek, gıda fiyatları varsayımlarını ise işlenmemiş gıda enflasyonu kaynaklı olarak 2025 yılı için yukarı yönlü güncellediklerini söyledi.

Orta vadeli tahminlerini oluştururken, enflasyon görünümünde belirgin ve kalıcı bir iyileşme sağlanana kadar, para politikasındaki sıkı duruşu sürdüreceklerini esas aldıklarını dile getiren Karahan, "Ayrıca, ekonomi politikalarındaki eşgüdümün de artarak devam edeceğini tahminlerimize yansıttık." ifadesini kullandı.

Karahan, "Bu çerçevede, bir önceki rapor dönemiyle aynı şekilde, 2025 yıl sonunda enflasyonun yüzde 24 seviyesinde gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz. 2026 yıl sonu için yüzde 12 olan enflasyon tahminimizi de koruduk. Enflasyonun 2027 yılında yüzde 8’e geriledikten sonra orta vadede yüzde 5 seviyesinde istikrar kazanmasını hedefliyoruz." diye konuştu.

"Gıda fiyatları varsayımımızda işlenmemiş gıda kaynaklı yaptığımız artış oldu"

Fatih Karahan, yıl sonunun yaklaşması nedeniyle, 2025 tahmin aralığının mekanik olarak daralması gerektiğini ancak, son dönem artan belirsizlikler nedeniyle, tahmin aralığını yüzde 19 ile 29 olarak koruduklarını belirterek, tahmin aralığının 2026 yıl sonu için ise yüzde 6 ve 18’e karşılık geldiğine işaret etti.

2025 yılındaki tahmin güncellemesinde, yukarı ve aşağı yönlü etkilerin birbirini dengelediğine dikkati çeken Karahan, şunları kaydetti:

"Burada öne çıkan unsurlardan biri gıda fiyatları varsayımımızda işlenmemiş gıda kaynaklı yaptığımız artış oldu. Bu değişiklik, bir önceki tahminimizi 0,5 puan yukarı çekti. Çıktı açığının son dönemde öngörülerimizin üzerinde seyretmesine rağmen, yaptığımız sıkılaşma sayesinde bu sapmanın net etkisi 0,3 puan ile sınırlı kaldı. Petrol ve ithalat fiyatları varsayımındaki düşüşe karşın, sepet kur gelişmeleri kaynaklı olarak Türk lirası cinsi ithalat fiyatı varsayımındaki güncelleme ise enflasyon tahminini 0,1 puan yükseltti. Başlangıç koşulları ve ana eğilim de enflasyon tahminini 0,1 puan yukarı yönlü etkiledi."

Karahan, öte yandan sağlık muayene katılım paylarında şubat ayında yapılan indirimin etkisiyle, yönetilen ve yönlendirilen fiyatlardan kaynaklanan 1 puanlık bir aşağı yönlü güncelleme olduğunu belirtti.

Son dönemde uyguladıkları politikalarla enflasyon görünümünde ciddi bir bozulma yaşanmasının önüne geçtiklerini vurgulayan Karahan, "Revizyona konu olan tüm gelişmeleri ve unsurları izlemeye devam edeceğiz. Bu süreçte, para politikasında aldığımız önlemler sayesinde yurt içi talebin zayıflamaya devam etmesi bizim için en kritik hususlardan biri. Diğer taraftan, belirsizliklerin geçmiş döneme göre daha yüksek olduğunu da göz önünde bulundurarak ihtiyatlı ve sıkı para politikası duruşumuzdan taviz vermeyeceğiz." diye konuştu.

Karahan, temkinli duruşun sürmesiyle, enflasyonun önümüzdeki dönemde istikrarlı olarak gerileyeceğini öngördüklerinin altını çizdi.

"Para politikasındaki sıkı duruşumuzu, enflasyonda kalıcı düşüş ve fiyat istikrarı sağlanana kadar kararlılıkla sürdüreceğiz"

Nitekim para politikasındaki kararlı duruşun, yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerindeki düzelme vasıtasıyla dezenflasyon sürecini güçlendirmeye devam edeceğini bildiren Karahan, şu değerlendirmeleri yaptı:

"Beklentilerin tekrar düşüş eğilimine girmesi ve hizmet enflasyonundaki düşüşün devam etmesiyle, enflasyon ana eğilimindeki gerileme 2025 yılının kalanında da sürecek. Para ve maliye politikalarının artan eşgüdümü de bu sürece katkı sağlayacak. Özetlemek gerekirse, para politikasındaki sıkı duruşumuzu, enflasyonda kalıcı düşüş ve fiyat istikrarı sağlanana kadar kararlılıkla sürdüreceğiz. Politika faizini, öngördüğümüz dezenflasyon sürecinin gerektirdiği sıkılığı sağlayacak şekilde belirliyoruz. Bu süreçte enflasyon gerçekleşmelerini, ana eğilimi ve enflasyon beklentilerini göz önünde bulunduruyoruz. Politika faizine ilişkin atılacak adımları enflasyon görünümü odaklı, ihtiyatlı ve toplantı bazlı bir yaklaşımla alıyoruz. Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörmemiz durumunda, para politikası duruşumuzu sıkılaştırmak için her zaman hazırız."

Karahan, fiyat istikrarının, sürdürülebilir büyüme ve toplumsal refah artışı için ön koşul olduğunun altını çizerek dezenflasyon sürecinde, enflasyonu belirledikleri ara hedeflerle uyumlu olacak şekilde düşürmek için ne gerekiyorsa yapmaya devam edeceklerini söyledi.

"Sıkı para politikamızın sonuçlarını kademeli bir şekilde almaya devam ediyoruz"

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, "Sıkı para politikamızın sonuçlarını kademeli bir şekilde almaya devam ediyoruz." dedi.

Bugünün, Finansal Okuryazarlık Günü olduğunu belirten Karahan, "Biz de fiyat istikrarının önemine ve merkez bankacılığına yönelik bilgi ve farkındalığı artırmak için çalışmalar yürütüyoruz. 'Merkezin Güncesi' ve 'Herkes için Ekonomi' gibi platformlarla finansal okuryazarlığa katkıda bulunuyoruz." ifadelerini kullandı.

Konuşmasında "Sıkı para politikamızın sonuçlarını kademeli bir şekilde almaya devam ediyoruz." ifadesini kullanan Karahan, talepte oluşan dengelenmenin eşliğinde, 2024 yılı haziran ayından bu yana dezenflasyon sürecinin kesintisiz bir şekilde devam ettiğini bildirdi. Karahan, gelinen noktada enflasyonun ana eğiliminin gerilediğini, hizmet enflasyonundaki düşüşün belirginleştiğini, mal enflasyonunun da düşük seviyelerde seyrettiğini dile getirdi.

Karahan, söz konusu sürece, son dönemde belirsizliklerin de yoğunlaştığı bir tablonun eşlik ettiğini belirterek, "Mart ve nisan aylarında finansal piyasalarda yaşanan hareketlilik karşısında, TCMB olarak proaktif bir biçimde gerekli adımları attık. Önümüzdeki dönemde de para politikasındaki kararlı duruşumuzu sürdürerek, dezenflasyonun devamını sağlayacak şekilde hareket edeceğiz." açıklamasında bulundu.

Küresel çapta önemli değişimlere şahit olunduğunu söyleyen Karahan, "2 Nisan’da ABD tarafından geniş kapsamlı bir gümrük vergisi paketi açıklandı. Duyuru öncesinde sektörel ya da bölgesel olacağı düşünülen bu vergilerin, 180’den fazla ülkeyi kapsayacak şekilde tasarlandığını gördük." ifadelerini kullandı.

Karahan, öte yandan, son haftalarda yapılan ikili görüşme ve ertelemelerin küresel ticaret ile ilgili gerilimi bir miktar azalttığını belirtti.

"Küresel belirsizliğin 2 Nisan öncesi döneme göre halen yüksek seyrettiği bir ortamda ilerliyoruz"

Son dönemdeki yumuşamaya rağmen, küresel ticaret ve ekonomi politikalarına dair belirsizliğin yüksek seviyelerini koruduğunu kaydeden Fatih Karahan, bu belirsizliklerle, küresel büyüme üzerinde aşağı yönlü riskler artarken, enflasyon üzerinde ülkelere göre değişen olası etkilerin söz konusu olduğunu söyledi. Karahan, 2 Nisan tarife adımlarıyla, beklenen oynaklığı ölçen "VIX endeksi"nde keskin yükselişler görüldüğünü anımsattı.

Sonrasında, gelişmelere bağlı olarak endeksin kademeli düştüğünü ve 2025 yılı ilk çeyreğindeki ortalamasına yaklaştığını gözlediklerini söyleyen Karahan, şöyle devam etti:

"Bu süreçte ABD dolar endeksi ve küresel borsalarda iki yönlü keskin değişimler oldu. Benzer şekilde, uzun vadeli tahvil faizlerinde de, haber akışına bağlı olarak dalgalanmalar gördük. Finansal varlık fiyatlarındaki bu dalgalanmalar bilançolar üzerinden makro finansal riskleri artırıyor. Açıklanan korumacı önlemlerin etkisiyle ABD başta olmak üzere tüm büyük ekonomilere dair büyüme beklentileri geriledi. Bu durum, ülkemizin dış talebine dair beklentileri de olumsuz etkiliyor. Euro Bölgesi büyümesindeki değişimler bu anlamda özel bir öneme sahip. Örneğin, en önemli dış ticaret ortaklarımızdan Almanya’nın 2025 büyüme tahmini ekimdeki yüzde 0,7 seviyesinden mayısta 0’a güncellendi. Bu doğrultuda, dış talep göstergemiz, 2025 yılında zayıflayan bir küresel büyümeye işaret ediyor. Küresel büyümedeki zayıflama beklentisiyle, enerji emtia fiyatlarında, başta ham petrol ve doğalgaz olmak üzere, ilk etapta belirgin düşüşler gördük. Mayıs ayında ise tekrar bir yükseliş oldu. Ancak fiyatlar, önceki Rapor döneminin altında kalmaya devam ediyor."

Karahan, enerji dışı emtia fiyatlarının ise önce bir düşüş yaşadıktan sonra altın ve diğer değerli metal fiyatları kaynaklı yükseldiğini belirtti.

Emtia fiyatlarının da finansal varlık fiyatlarına benzer şekilde, küresel ticaret politikalarına ilişkin haber akışıyla dalgalanmalar gösterebildiğini ifade eden Karahan, son gelişmelerin enflasyon beklentileri üzerindeki etkilerinin ise ülkeden ülkeye farklılaştığını aktardı.

Karahan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Geçtiğimiz rapor dönemiyle kıyaslandığında, özellikle gelişmiş ülkeler için 2025 yılı enflasyon beklentisinin bir miktar yükseldiğini görüyoruz. Dolayısıyla, korumacı eğilimlerin artmasının küresel enflasyondaki düşüşü yavaşlatabileceği bekleniyor. Öte yandan, tarifelerin etkilerine bağlı olarak, enflasyon-büyüme görünümünün eşanlı bozulduğu ekonomilerde politika ödünleşiminin artabileceğini değerlendiriyoruz. Küresel piyasalarda, tarife adımları sonrası daha fazla faiz indirimi fiyatlanıyor. Bununla birlikte, merkez bankaları, indirim süreçlerini temkinli sürdüreceklerini vurgulamaya devam ediyor. Yurt içi görünüme geçmeden önce kısaca özetlemek gerekirse, küresel belirsizliğin 2 Nisan öncesi döneme göre halen yüksek seyrettiği bir ortamda ilerliyoruz.

"Yurt içi talebin büyümeye katkısı belirgin düşerken, net ihracatın pozitif katkısı ön plana çıktı"

TCMB Başkanı Karahan, "Sıkı para politikamız sonucunda, 2024 yılında talep kompozisyonunun belirgin şekilde dengelendiği bir süreç yaşadık. Yurt içi talebin büyümeye katkısı belirgin düşerken, net ihracatın pozitif katkısı ön plana çıktı." dedi.

Bununla birlikte, yılın son çeyreğinde iktisadi faaliyetin toparlanma kaydettiğini belirten Karahan, bu dönemde kampanyalar ve öne çekilen talebin etkisiyle, hane halkının mal talebinin güçlü seyrettiğini, böylece, özel tüketimin çeyreklik olarak arttığını ifade etti.

Karahan, keza, 2024 yılının ikinci ve üçüncü çeyreklerinde gerileyen sanayi üretiminin yılın son çeyreğinde yeniden artışa geçtiğini vurguladı.

Sanayi üretimindeki bu artışın 2025 yılı ilk çeyreğinde yavaşlamakla birlikte sürdüğünü bildiren Karahan, şöyle konuştu:

"Hizmet üretim endeksi de 2024 yılının son çeyreğinde ılımlı bir toparlanma gösterdikten sonra 2025 yılının ilk çeyreğinde artışını devam ettirdi. İlk çeyrekteki artış, 'mesleki, bilimsel ve teknik faaliyetler' ile 'bilgi ve iletişim' gibi hanehalkı talebi ile ilişkisi nispeten zayıf olan sektörler dışlandığında ise daha düşük. İmalat sanayinde kapasite kullanım oranları, geçmiş dönem ortalamasının altında seyrediyor. İYA verileri, parasal sıkılaştırmanın etkisiyle iç talepte gerçekleşen dengelenme ile uyumlu. Nitekim, imalat sanayi firmalarının kayıtlı iç piyasa siparişlerinin geçmiş dönem ortalaması etrafında seyrettiğini görüyoruz. İş gücü piyasasına bakıldığında, manşet işsizlik oranı düşüşünü sürdürmekle birlikte geniş tanımlı göstergeler yüksek seviyesini koruyor. İlan başına başvurulara dair derlediğimiz veriler de artışa işaret ediyor. Burada geçmiş sıkılaştırma dönemlerine yaklaşan bir görünüm mevcut. Bahsettiğim göstergelerle birlikte daha geniş bir veri setine baktığımızda, iş gücü piyasasında sıkılığın, işsizlik oranının ima ettiğinden daha az olduğunu değerlendiriyoruz."

Karahan, ilk çeyrekte, yurt içi talep ivme kaybetmekle birlikte öngörülenin bir miktar üzerinde seyrettiğini aktardı.

Bu dönemde perakende satış hacim endeksinin artışı önceki çeyreğe kıyasla bir miktar yavaşladığını dile getiren Karahan, mart ayı özelinde endeksin, geçen yılın mayıs ayından bu yana ilk kez aylık bazda gerilediğinin görüldüğünü kaydetti.

Karahan, tüketimden ziyade bir değer biriktirme aracı olan kuyumculuk ürünlerini dışlayarak bakıldığında ise çeyreklik artış eğiliminin daha ılımlı olduğunun görüldüğünü söyledi.

Sıkılaştırma sonrasında mal tüketiminin, trendinin altına gerilediğini, perakende satışlarda da ivme kaybının mevcut olduğunu vurgulayan Karahan, altın hariç olarak ise bu görünümün daha belirginleştiğini kaydetti.

Karahan, kartla yapılan harcamaların gerek ilk çeyrekte gerekse nisan ayında hane halkı tüketiminde sınırlı bir artışa işaret ettiğini bildirdi.

Trendden sapmalara bakıldığında ise verilerin hane halkı tüketim harcamalarında ivme kaybının sürdüğünü ima ettiğini belirten Karahan, "Talebe ilişkin verilere bir bütün olarak baktığımızda ise talep koşullarının ilk çeyrekte enflasyonu düşürücü etkisinin azaldığını görüyoruz. Farklı yöntemlerle hesapladığımız göstergelerin ortalaması, 2024 yılının ikinci yarısında negatif, bu yılın ilk çeyreğinde ise nötre yakın bir seviye ima ediyor." değerlendirmesinde bulundu.

Fatih Karahan, öte yandan, finansal koşullardaki sıkılaşma ve küresel gelişmelerin etkisiyle, talep koşullarının yılın ikinci çeyreğinden itibaren dezenflasyonist patikayla daha uyumlu hareket edeceğini öngördüklerini ifade etti.

"Talep koşullarındaki gelişmelerin dezenflasyon sürecini olumsuz etkilemesi durumunda, gerekli önlemleri alacağımızı tekrar vurgulamak isterim." ifadesini kullanan Karahan, iç talepteki dengelenmeyle uyumlu olarak, cari işlemler hesabında da belirgin bir iyileşme gerçekleştiğini söyledi.

Karahan, şu bilgileri paylaştı:

"2024 yılının son çeyreğinde, cari açığın milli gelire oranı yüzde 0,8 seviyesine geriledi. 2025 yılı için ise, cari açık üzerinde enerji ve emtia fiyatları kaynaklı aşağı yönlü, küresel talep kaynaklı yukarı yönlü riskler öne çıkıyor. Zayıf seyreden küresel talebe ve son dönemde ticaret politikalarına ilişkin belirsizliklere rağmen, ihracatın ılımlı bir artışla gücünü koruduğunu görüyoruz. İthalat tarafında ise söz konusu belirsizliklere bağlı olarak talebin öne çekilmesinin de etkisiyle artış söz konusu. Tahminlerimiz, 2025 yılında cari açığın milli gelire oranının, 2024 yılına kıyasla bir miktar daha yüksek olmakla birlikte, uzun dönem ortalamalarının altında kalacağına işaret ediyor. Tüketici enflasyonu nisan ayında yüzde 37,9’a gerileyerek, 2024 mayıs ayındaki tepe noktasına kıyasla önemli bir düşüş gösterdi. Öncü veriler bu eğilimin, mayıs ayında da sürdüğüne işaret ediyor."

Son rapor döneminden bu yana enflasyonun öngördükleri tahmin aralığının orta noktasının altında gerçekleştiğini belirten Karahan, bu gelişmede, özellikle yurt içi enerji fiyatlarında öngörülere kıyasla daha düşük seyrin ve Sağlık Uygulamaları Tebliği’ne yönelik düzenlemenin etkisinin öne çıktığını vurguladı.

Karahan, bilindiği gibi, ana eğilim göstergelerinin enflasyondaki gidişatı daha sağlıklı görülmesini sağladığını kaydetti.

Ana eğilim ocak ayındaki artışın ardından, şubat-mart döneminde önemli ölçüde yavaşladığını bildiren Karahan, nisan ayında ise finansal piyasalardaki gelişmelerin etkisiyle kısmi bir yükseliş izlediklerini ifade etti.

Karahan, mayıs ayı öncü verilerinin ana eğilimde nisan ayına kıyasla daha düşük bir seyre işaret ettiğini belirterek, gelinen noktada TÜFE yıllık enflasyonunun yüzde 37,9 olduğunu ifade etti.

"Mal enflasyonuna kıyasla kademeli gerçekleşse de hizmet enflasyonunda da yavaşlama eğilimi görüyoruz"

Bununla birlikte gerek ana eğilim göstergelerinin ortalaması gerekse tahmin performansı görece iyi olan medyan enflasyonun yıllıklandırılmış ana eğilimin yüzde 30’un biraz üzerinde olduğunu ima ettiğini kaydeden TCMB Başkanı Karahan, bunun da dezenflasyonun süreceğini gösterdiğini aktardı.

Tüketici fiyat gelişmelerine alt gruplar bazında bakıldığında ise mal enflasyonunun görece düşük seyrettiğini vurgulayan Karahan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Temel mal enflasyonu, ilk çeyrekteki ılımlı seyir sonucunda yıllık bazda yüzde 20’ye geriledi. Finansal koşullara duyarlılığı yüksek olan dayanıklı tüketim mallarında ise yüzde 19 seviyesinde bir enflasyon söz konusu. Mal enflasyonuna kıyasla kademeli gerçekleşse de hizmet enflasyonunda da yavaşlama eğilimi görüyoruz. Nitekim, son bir senede hizmet enflasyonu 40 puandan fazla geriledi. Hizmet enflasyonuna yakından baktığımızda, geçmişe endeksleme eğilimi güçlü eğitim ve kira gibi kalemlerin bu grubu yukarı çektiğini görüyoruz. Kira enflasyonu, deprem ve kentsel dönüşüm gibi konut sektörüne özgü unsurların da etkisiyle hizmet grubunun kalanına kıyasla belirgin bir atalet sergiliyor. Diğer yandan, talep koşullarına duyarlılığı görece yüksek olan hizmet alt gruplarında daha ılımlı bir seyir izliyoruz. Bir diğer önemli konu da, son dönem finansal piyasalardaki gelişmelerin fiyatlara yansıması. Aylık bazda temel mal enflasyonunun nisan ayında yükseldiğini, hizmet enflasyonundaki artışın ise görece sınırlı olduğunu gördük. Nitekim hizmet enflasyonu, ilk çeyrekte zamana bağlı fiyatlamaya tabi kalemlerin etkisiyle yükseldikten sonra, tekrar düşüş eğilimine girdi. "

Karahan, aynı dönemde, kur gelişmelerine hassasiyeti yüksek olan dayanıklı tüketim malları gibi bazı temel mal kalemlerinde ise fiyat artışlarının güç kazandığını aktardı.

Avro/dolar paritesindeki gelişmelerin de etkisiyle, bu dönemde özellikle otomobil fiyatlarının öne çıktığının görüldüğü belirten Karahan, "Nitekim, enflasyonu ithal girdi yoğunluğu ayrımında incelediğimizde, ithal içeriği görece düşük kalemlerde enflasyonun yavaşlama eğilimini sürdürdüğünü, ithal içeriği yüksek kalemlerde ise kur gelişmelerinin etkisiyle fiyat artışlarının güçlendiğini görüyoruz." dedi.

Karahan, ancak, mevcut ve öncü verilerin, döviz kuru geçişkenliğinin geçen yıla göre azaldığını ve son dönemdeki döviz kuru gelişmelerinin enflasyona yansımasının sınırlı olduğunu gösterdiğini belirterek, "Azalan KKM bakiyesi, finansal koşullardaki sıkılaşma ve küresel gelişmelerin etkisiyle talep koşullarının yılın kalanında daha ılımlı olacağını ve kur geçişkenliğini sınırlayacağını öngörüyoruz." ifadesini kullandı.

Buna ek olarak, emtia fiyatlarında küresel ticaret ve büyümeye yönelik kaygılarla yakın dönemde gözlenen düşüşün, kalıcı olması durumunda kur kaynaklı yukarı yönlü etkinin bir kısmını telafi edebileceğini değerlendirdiklerini vurgulayan Karahan, "Özellikle uluslararası ham petrol fiyatları, bir önceki Enflasyon Raporu’nda öngördüğümüz patikanın önemli ölçüde altına gerileyerek, TL cinsi ithalat fiyatlarının manşet enflasyona olan etkisini hafifletti." diye konuştu.

Karahan, buna karşın, geçen ay yurt genelinde gerçekleşen zirai don hadisesinin gelecek dönem için başta meyve olmak üzere, işlenmemiş gıda fiyatları üzerinde yukarı yönlü riskleri artırdığını ifade etti.

Son yaşanan zirai don hadisesinden en çok etkilenen 16 ürünün tüketici sepetindeki payının yüzde 1,5 civarında olduğunu vurgulayan Fatih Karahan, şunları kaydetti:

"Mevcut ve öncü veriler, henüz gıda fiyatlarına yansıyan olumsuz bir görünüm olmadığına işaret etse de, bu gelişmenin önümüzdeki dönemde gıda enflasyonu üzerindeki baskıları artırabileceğini değerlendiriyoruz. Her zaman vurguladığımız gibi, dezenflasyon sürecinde, enflasyon beklentileri ve firmaların fiyatlama davranışlarının seyri de büyük önem arz ediyor. Bildiğiniz üzere, alınan politika tedbirleri ve manşet enflasyondaki düşüşü takiben, enflasyon beklentileri sektörel farklılık göstermekle birlikte belirgin bir gerileme eğilimine girmişti. Son dönemde finansal piyasalarda yaşanan gelişmelerin etkisiyle nisan ayında enflasyon beklentilerindeki iyileşme duraksadı. Yıl sonu beklentileri bağlamında ise piyasa katılımcılarının beklentisinin yüzde 30 seviyesine yükseldiğini görüyoruz. Bu çerçevede, enflasyon beklentileri dezenflasyon patikamızın üzerinde seyretmeye devam ediyor. Bu görünüm para politikasındaki sıkı ve kararlı duruşumuzu korumayı gerekli kılıyor."

"Yaptığımız faiz artışları, mevduat ve kredi fiyatlamalarına beklentilerimiz ölçüsünde yansıdı"

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, piyasaların etkin işleyişinin sürmesi amacıyla tüm para politikası araçlarını kararlılıkla kullanmaya devam edeceklerini belirterek, "Yaptığımız faiz artışları, mevduat ve kredi fiyatlamalarına beklentilerimiz ölçüsünde yansıdı." dedi.

Mart ayının ikinci yarısında, finansal piyasalarda riskten kaçınma davranışı kaynaklı oynaklıkların görüldüğünü bildiren Karahan, 2 Nisan'da açıklanan ek gümrük tarifelerinin beklentilerin çok üzerinde olmasının küresel piyasalarda oynaklığı artırdığını söyledi.

Karahan, ilk günden itibaren, finansal piyasalarda yaşanan gelişmelerin enflasyon görünümü açısından oluşturabileceği riskleri değerlendirerek sıkı parasal duruşunu güçlendirici adımlar attıklarını ifade ederek şunları kaydetti:

"Bu adımları üç başlıkta ele alabiliriz. Türk lirasının (TL) fonlama maliyetlerini artırıcı adımlar, likidite adımları ve döviz talebini sınırlayıcı adımlar. Fonlama maliyeti ile başlamak gerekirse, öncelikle 20 Mart tarihinde ara toplantı düzenledik. Bu toplantıda, oynaklığın geçici olabileceğini değerlendirerek Merkez Bankası gecelik borç verme faiz oranını yüzde 44'ten 46'ya yükselttik. Bir hafta vadeli repo ihalelerine ise bir süreliğine ara verdik. 2 Nisan sonrasında küresel finansal piyasalarda artan oynaklığın enflasyon görünümünde kalıcı riskler yaratabileceğini öngörerek 17 Nisan toplantısında politika faizini yüzde 42,5’ten 46'ya yükselttik. Ayrıca, gecelik vadeli borç verme faiz oranını 49'a, borçlanma faiz oranını ise 44,5'e yükselttik. Likidite yönetimi kapsamında ise TL depo ihalelerinin vadelerini uzattık. Ayrıca, likidite araçlarımızın çeşitliliğini artırarak kısa vadeli likidite senetleri ihraç etmeye başladık. Son olarak döviz talebini sınırlamaya yönelik attığımız adımlar geliyor. Bu çerçevede, TCMB nezdinde TL uzlaşmalı vadeli döviz satım işlemlerine başladık."

Karahan, ilgili dönemde para piyasası fonlarından çıkışların yaratabileceği dolarizasyon risklerini ve faiz oynaklıklarını engellemek için DİBS alımları gerçekleştirdiklerini kaydederek, mart ayının ikinci yarısında finansal piyasalarda yaşanan oynaklığın finansal varlıklarda değer kayıplarına neden olduğunu ve TL varlıklardan çıkış gözlendiğini söyledi.

Bu dönemde TL mevduata yönelimin devam ettiğini aktaran Karahan, söz konusu çıkışın para piyasası fonları kaynaklı olduğunu belirtti.

Karahan, piyasadaki oynaklığın azalması ve alınan tedbirlerin etkisiyle yatırımcıların TL'ye yönelik risk algısında toparlanma olduğuna işaret ederek, nisan ayından itibaren para piyasası fonlarında sınırlı bir yükseliş görüldüğünü bildirdi.

Mart ayında yaşanan oynaklıkta 21 Mart haftasında hane halkı yabancı para (YP) mevduat talebinin hızlı bir şekilde arttığını vurgulayan Karahan, 20 Mart tarihli ara PPK toplantı kararının ardından söz konusu talebin sınırlandığı ve 17 Nisan tarihli PPK toplantı kararıyla da YP mevduatta azalmanın tekrar belirginleştiğini bildirdi.

"Mevduat faizlerinin seviyesi, TL'ye geçişi ve tasarrufları destekliyor"

Karahan, finansal piyasalardaki gelişmelerin makroekonomik görünümü bozmaması için gerekli önlemlerin hızlı bir biçimde alındığına işaret ederek, bu adımların katkısıyla, oynaklığın giderek azaldığını dile getirdi.

Piyasaların etkin işleyişinin sürmesi amacıyla, tüm para politikası araçlarını proaktif bir yaklaşımla ve kararlılıkla kullanmaya devam edeceklerinin altını çizen Karahan, şöyle devam etti:

"Bileşik bazda mevduat ve ticari kredi faizleri yaklaşık yüzde 60, tüketici kredisi faizleri ise yüzde 70 civarında oluşuyor. Yaptığımız faiz artışları, mevduat ve kredi fiyatlamalarına beklentilerimiz ölçüsünde yansıdı. Para politikası duruşumuz ve makroihtiyati çerçeve sayesinde mevduat faizlerinin seviyesi, TL'ye geçişi ve tasarrufları destekliyor. Kredilere bakacak olursak, nisan ayında dönemsel etkilerin de katkısıyla tüketici kredilerinde bir miktar hızlanma gözlemlemiştik."

Karahan, mayıs ayının ilk yarısına ilişkin verilerin, kredi büyümesinde haftalık bazda yeniden bir yavaşlamaya işaret ettiğini aktararak, tüketici kredilerinin, iç talepteki dengelenmeyi destekleyecek bir hızda ilerlemesinin büyük önem taşıdığını ifade etti.

Tüketici kredilerinin ılımlı ve kontrollü bir patikada sürmesini temin etmek için ellerindeki tüm araçları kullanmaya devam edeceklerine dikkati çeken Karahan, "TL ticari kredi büyümesi, aylık büyüme sınırları ve kredi talebiyle uyumlu bir seyirde ilerliyor." dedi.

Karahan, parasal aktarım mekanizmasını güçlendirmek amacıyla yabancı para kredilerdeki aylık büyüme sınırını, mart ayında yüzde 0,5 seviyesine indirdiklerini ve istisnaların kapsamını daralttıklarını hatırlatarak, bu değişiklik sonrasında yabancı para kredilerdeki büyümenin hedeflerle uyumlu bir patikada seyrettiğini kaydetti.

KKM bakiyesinin azalması bilanço üzerindeki riskleri azaltıyor

Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarının 2023 Ağustos'ta 140 milyar doların üzerine yükseldiğini ve mevcut durumda bakiyenin 17 milyar dolara gerilediğini ifade eden Karahan, şubat ayında da tüzel kişi KKM hesapları için yeni açılış ve yenilemeleri sonlandırdıklarını anlattı.

Karahan, KKM bakiyesindeki azalışı, finansal istikrar üzerinde risk oluşturmadan ve TL cinsi mevduatı önceleyerek sağladıklarını belirterek şunları söyledi:

"KKM bakiyesinin azalması TL mevduat payını artırarak parasal aktarım mekanizmasını güçlendiriyor ve Merkez Bankası bilançosu üzerindeki riskleri azaltıyor. Son dönemde finansal piyasalardaki oynaklıklar TL payında bir geri çekilmeye yol açsa da atılan adımların etkisiyle bu düşüş sınırlı kaldı ve nisan ortasından itibaren eğilim tekrar yataya döndü. Nitekim TL mevduatın payı yüzde 58 ile tarihsel ortalamasına yakın bir seviyede ilerliyor. Yatırım fonlarını da dahil ettiğimizde bu görünüm değişmemekte. Ocak ayından itibaren belirginleşen dezenflasyon süreciyle birlikte Türkiye'ye yönelik sermaye girişleri pozitif ayrışmıştı. Bununla birlikte, finansal piyasalarda son dönemde yaşanan gelişmeler ve azalan risk iştahıyla, gelişmekte olan ülkelerden ve Türkiye'den sermaye çıkışları belirginleşti. Mart ayının ikinci yarısından sonra Türkiye'den çıkışların tarife adımlarının açıklanmasıyla hızlandığını görüyoruz."

Son haftalarda gelişmekte olan ülkeler ve Türkiye'ye yönelik sermaye akımlarında çıkışların durduğu ve ılımlı bir sermaye girişi yaşandığını vurgulayan Karahan,"Brüt rezervler, bu yıl mart ayı ortasında, geçen yıl mart ayındaki 124 milyar dolar seviyesinden 171 milyar dolar seviyesine ulaşırken, swap hariç net rezervler ise, bu dönemde eksi 65 milyar dolardan 66 milyar dolara yükselmişti." dedi.

Karahan, 2 Mayıs itibarıyla 139 milyar dolara gerileyen brüt rezervlerin sonrasında tekrar artarak 16 Mayıs'ta 146 milyar dolara ulaştığını aktararak, swap hariç net rezervlerin ise bu dönemde 14 milyar dolara geriledikten sonra 21 milyar dolara yükseldiğini kaydetti.

TCMB Başkanı Karahan soruları yanıtladı 

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, yılın 2. Enflasyon Raporu'nun tanıtımı amacıyla İstanbul Finans Merkezi'ndeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Yerleşkesi'nde düzenlenen bilgilendirme toplantısının ardından katılımcıların sorularını yanıtladı.

Son dönemde enflasyon patikasını etkileyen birkaç önemli gelişme olduğunu belirten Karahan, özellikle yukarı yönlü etkileyen faktörlere bakıldığında en öne çıkanın martta kurda yaşanan beklentinin üzerindeki artış olduğunu söyledi.

"Burada belirleyici olacak olan geçişkenliğin ne kadar olduğu" diyen Karahan, şunları kaydetti:

"İlk dönemde yaptığımız çalışmalarda elimizde veri yokken biraz daha teorik kapsamlı baktığımızda bunun yüzde 35-40 aralığında olacağını yani geçmişe göre biraz daha düşük, 2023 yaz aylarına göre daha düşük olacağını değerlendirmiştik. Burada veriler bunu aslında destekler nitelikte, nisan ayı verisini gördük. Mayıs ayı verisinde de öncü veriler benzer bir geçişkenliğe işaret ediyor. Yukarı yönlü etkileyen diğer bir gelişme zirai don hadisesi. Burada tabii ki bir sayı vermek zor ama etkilenen ürünlerin TÜFE'deki oranı yüzde 1,5 civarında. Burada rekoltenin ne kadar etkileneceğine bağlı olarak önümüzdeki dönemde bir miktar yukarı yönlü risk söz konusu. Öte yandan aşağı yönlü birkaç gelişme de oldu. Özellikle küresel tarafta tarife adımlarının etkisiyle belirsizliğinin artması ile birlikte küresel talepte bir düşüş olacağı bekleniyor. Bu da dezenflasyonist bizim açımızdan. Öte yandan bir de tabii ki bizim yaptığımız ciddi bir ek sıkılaşma var. Bunun indirim döneminde gelmiş olması da biraz daha sıkılaştırıcı etkisini güçlendiriyor diye değerlendiriyoruz. Bu da iç talebi yavaşlatıcı. Yani hem iç talep hem dış talep bir önceki rapor dönemine göre daha zayıf olacak diye değerlendiriyoruz. Bir de Sağlık Uygulama Tebliği'nde yapılan değişiklik. Onun da yönetilen yönlendirilen fiyatlar üzerinden enflasyon etkisi oldu. Bütün bunları değerlendirdiğimizde bunların birbirini dengelediğini gördük. Bunun neticesinde de hedefimizi güncellemedik."

"Önümüzdeki dönemde talep koşullarının dezenflasyon sürecine katkı vermeye devam etmesini istiyoruz"

TCMB Başkanı Karahan, bir soru üzerine asgari ücret konusunda kendilerinin karar verici ya da tavsiye verici olmadığının altını çizerek, "Raporda sunduğumuz enflasyon tahminleri, ücret gelişmeleri dahil çeşitli varsayımlar çerçevesinde şekilleniyor. Ücretler konusunda varsayımlar da özellikle yetkili mercilerin açıklaması çerçevesinde oluşuyor. Ama ücret konusunda genel olarak hep söylediğimiz şu; yüksek enflasyon ücretlerin reel olarak erimesine neden oluyor, dolayısıyla bize düşen burada temel şey enflasyonu kalıcı olarak düşürmek, fiyat istikrarını sağlamak." ifadelerini kullandı.

Sıkılaşma adımlarının içeriğine ilişkin sorulan soru üzerine Karahan, TCMB'nin faiz kararlarını, enflasyon gerçekleşmeleri, beklentileri ve ana eğilimin belirlediğini dile getirdi.

Karahan, ana eğilim hususunda önemli gelişmenin kur kaynaklı olduğuna vurgu yaparak, şunları söyledi:

"Mart ayında yaşadığımız beklentilerin üzerinde gerçekleşen kur artışı. Bunun geçişkenliğini bir kere görmek istiyoruz, bir tahminimiz vardı, nisan ayı verileri bunu teyit eder nitelikteydi, mayıs ayı öncü verileri de bunun yine benzer şekilde olduğunu söylüyor ama bunu bir görmek istiyoruz. Bir de enflasyonun ana eğilimi hakkında net bir bilgiye sahip olmak istiyoruz. Şu anda geçici etkiler de söz konusu. Şu anda ana eğilimin nereye gideceğini tam olarak görmek çok kolay değil. Bu doğrultuda da tek bir veriye bakarak öngörüde bulunmak doğru değil. Özellikle önümüzdeki dönemde de talep göstergelerinin seyri önem kazandı. Biz önümüzdeki dönemde talep koşullarının dezenflasyon sürecine katkı vermeye devam etmesini istiyoruz. Kararlarımızda önemli olan bir diğer unsur, enflasyon üzerindeki riskler. Evet şu anda attığımız adımlar sayesinde enflasyon görünümü bozulmadı fakat risk dengesine baktığımızda risklerin daha belirgin bir şekilde yukarı yönlü olduğunu görüyoruz. Risklerin dengeli olması da önümüzdeki dönemde kararlarımızda etkili olacak. Burada tabii öne çıkan bir diğer unsur da yurt içi yerleşiklerin portföy tercihleri olacak. Bunu da önümüzdeki dönemde inceliyor olacağız. Ama her zaman olduğu gibi bundan sonra da politika faizini, enflasyon patikasının, dezenflasyon patikasının gerektirdiği sıkılığı sağlayacak şekilde belirleyeceğiz. Belirgin ve kalıcı bir bozulma olması durumunda da para politikası araçlarını sıkılaştırıcı bir şekilde kullanmaya hazırız."

"Aşırı oynaklık gözlenen piyasa koşullarında oynaklığı düşürücü hamlelere devam edeceğiz"

TCMB Başkanı Fatih Karahan, kurda 19 Mart'ta yaşanan yükselişin nedeninin ve etkilerinin sorulması üzerine, 19 Mart günü yurt dışı bankaların Türk bankalarıyla yapabilecekleri işlemleri belirlediği limitlerin çok hızlı bir şekilde dolduğunu ve bunun neticesinde de döviz kurunda kısa süreli bir yükseliş yaşandığını anımsattı.

O gün döviz işlem hacminin tarihsel ortalamanın çok üstünde olduğuna dikkati çeken Karahan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Geçmiş 10-15 seneye baktığımızda, 10-15 sene içinde gerçekleşen en yüksek işlem hacminin birkaç katı miktardaydı ve bu daha önce de söylediğimiz gibi yurt dışı kaynaklı bir gelişmeydi. Biz hızlı bir şekilde adım attık. Bugünü takip eden birkaç günde de aslında özellikle o haftanın cuma gününde de çarşamba gününe benzer hatta daha yüksek miktarda bir işlem hacmi oldu, buna rağmen operasyonel aksaklık yaşanmadı. Aşırı oynaklık gözlenen piyasa koşullarında biz oynaklığı düşürücü hamlelere devam edeceğiz, bu, dezenflasyon süreci açısından önem taşıyor."

"Sıkılığı değerlendirirken tek bir göstergeye bakmak doğru olmaz, burada birçok gösterge söz konusu"

Enflasyon ve faiz oranlarına reel sektörden eleştirilerin olduğunun anımsatılması üzerine Karahan, Merkez Bankası'nda şeffaf ve çift yönlü iletişim uyguladıklarından, sürekli her kesimle görüştüklerinden, her şehre geziler düzenlediklerinden bahsetti.

Karahan, "Burada birçok geri bildirim alıyoruz. Tabii ki reel sektör koşullardan dönem dönem şikayet ediyor, kur gelişmelerinden de şikayet ettiği oluyor ama bunlar dezenflasyon sürecinin devam etmesi ve sağlıklı ilerlemesi açısından oldukça önemli. Sıkılığı değerlendirirken tek bir göstergeye bakmak doğru olmaz, burada birçok gösterge söz konusu." dedi.

Değerlendirme yaparken çok sayıda ölçü tarafından değerlendirme yapmak gerektiğini dile getiren, bu ölçütler hakkında bilgi veren Karahan, "Bunların hepsini değerlendiriyoruz ama eninde sonunda bir duruşu, bir faizin yeteri kadar sıkı olup olmadığını gösteren tek gösterge fiyat gelişmeleridir. Fiyat gelişmeleri yeteri kadar hızlı, bizim tahminimizle, patikamızla uyumlu oluyor mu, olmuyor mu? Sıkılığın yeterli olup olmadığını belirleyen temel gelişme budur. Biz de kararlarımızı sıkılığı belirlerken, tabii ki belli hesaplar çerçevesinde yapıyoruz ama sonunda yeterli olup olmadığını değerlendirirken fiyat gelişmelerine ve bunun altında yatan makro ekonomik görünüme dikkat ediyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Bundan sonraki likidite adımlarına ilişkin görüşleri sorulan Karahan, "Şu anda baktığımızda enflasyon üzerindeki risklerin biraz daha bariz bir şekilde yukarı yönlü olduğunu görüyoruz. Bu risklerin biraz daha dengeli olduğunu değerlendirdiğimizde burada bir hafta vadeli repo oranına fonlama maliyetini çekmeyi düşünüyoruz. Likidite fazlası olduğu durumda da bunu yapabiliriz." dedi.

Karahan, son dönemde yaptıkları sıkılaşmanın indirim döngüsündeyken geldiği için önceki faiz artışlarına göre etkisinin biraz daha fazla olabileceğini belirterek, bunun sonucunda daha önceki projeksiyonlara göre büyümenin yavaşlamasının muhtemel olduğunu ve bu yavaşlamanın enflasyondaki düşüşü destekleyeceğini söyledi.

Dezenflasyonun belirginleşmesi, risklerin ortadan kalkması ile beklentilerdeki katılığın kırılacağını ifade eden Karahan, "Dezenflasyonun maliyeti azalmış olacak. Aslında burada büyüme ile enflasyon arasındaki ilişki daha çok beklenti yönetimiyle alakalı." diye konuştu.

Karahan, enflasyonun düşüşüyle birlikte özellikle geçmişte de görüldüğü gibi hane halkı ve reel sektörün beklentilerinin iyileşmeye devam edecek olduğundan, bunun zaten enflasyonun reel ekonomiye maliyetini azaltacağını kaydetti.

Maaş artışlarının enflasyon üzerinde tek bir belirleyici olmadığını aktaran Karahan, şunları aktardı:

"Dolayısıyla onun etkisini ayrı modellemiyoruz. Modelimiz içinde varsayımlardan sadece bir tanesi ve dediğim gibi yetkililerin açıklamaları çerçevesinde yapıyoruz. Bir de tabii model dinamikleri içinde iş gücü sıkılığının değişmesiyle birlikte gerçekleşen ücret gelişmeleri oluyor. Ama bunu biz varsayım olarak girmiyoruz. Model içinde gerçekleşiyor. "

"Küresel tarafta yukarı yönlü bazı riskler özellikle ticaret politikalarına bağlı"

Küresel tarafta yukarı yönlü bazı risklerin olduğunu dile getiren Fatih Karahan, bu risklerin özellikle ticaret politikalarına bağlı olduğunu vurguladı.

Karahan, gümrük tarifleri üzerinden hem mal enflasyonuna yukarı yönlü etki olabileceğini hem de küresel sermaye hareketleri üzerinden özellikle gelişmekte olan ülkeler üzerinde dolaylı kanallarla enflasyon görünümünü etkileyebileceğini ifade ederek, şunları kaydetti:

"Bu bir risk yukarı yönlü. Aşağı yönlü risk de emtia fiyatları üzerinden. Evet zaten raporda da gösterdik. Bir miktar aşağı geldi. Özellikle bizim bir önceki rapor dönemine göre beklentimizin altında. Bununla birlikte jeopolitik gelişmelere bağlı olarak daha da aşağı gidebilmesi söz konusu. Bu da aşağı yönlü bir risk olarak önümüzde duruyor." dedi.

"Enflasyonun aşağı seviyelere, tahminimizle tutarlı seviyelere geleceğini düşünüyoruz"

Fatih Karahan, yurt içi risklere bakıldığında zirai donun etkisini tam olarak net göremediklerini belirterek, bunun önümüzdeki aylarda görüleceğine işaret etti.

Enflasyonda beklentilerin aslında bozulmadığına dikkati çeken Karahan, "Ama beklentilerdeki iyileşme durmuş gözüküyor ve genel olarak enflasyon beklentileri son dönemde enflasyon üzerinde bir risk zaten, bunu politika metinlerimizde belirtiyoruz. Aşağı yönlü risk de talepteki yavaşlama iç tarafta yaptığımız ek sıkılaşma sonrasında. Burada talebin biraz daha hızlı bir şekilde yavaşlayacağını düşünüyoruz." açıklamasını yaptı.

Karahan, enflasyonda bir katılık olduğunu çok düşünmediklerini ifade ederek, "Yani enflasyonun görünümünde bir bozulma olduğunu düşünmüyoruz. Şu anda zaten baktığımızda ana eğilim göstergeli yüzde 30'luk bir enflasyonu ima ediyor. Yani yüzde 30, yüzde 31 civarında bir enflasyonu ima ediyor. Bu şu demek; beklentiler hiç düzelmese, bundan sonra talep koşulları bozulmasa şu anki haliyle zaten enflasyon yüzde 30 civarında gidecek gibi.

Hem dış talep küresel gelişmelerin etkisiyle hem iç talep bizim yaptığımız ek sıkılaşma etkisiyle hem de emtia fiyatları dezenflasyonu destekleyici seviyede. Dolayısıyla şu anda ana eğilim göstergelerini ima ettiği seviyenin kırılacağını ve enflasyonun aşağı seviyelere bizim tahminimizle tutarlı seviyelere geleceğini düşünüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

"Bütçe açıklarının ve kamu harcamalarının milli gelire oranı 2027'ye kadar kademeli olarak azalıyor"

Fatih Karahan, politika duruşlarını belirlerken enflasyon görünümünü etkileyen bütün faktörleri göz önünde bulundurarak karar verdiklerini kaydetti.

Eşgüdümün tek bir boyutunun olmadığına işaret eden Karahan, şöyle devam etti:

"Birkaç boyuttan oluşuyor. burada önemli olanlardan bir tanesi yönetilen yönlendirilen fiyatların belirlenmesi. Burada son döneme baktığınızda aslında bu fiyatların belirlenirken enflasyon hedefimizin gözetildiğini çok net bir şekilde görebiliyorsunuz. Özellikle enerji fiyatları tarafında.

Bir de tabii Sağlık Uygulama Tebliği'nde yapılan değişiklikler. Bunlar aslında bizim enflasyon hedefimizde tutarlı gelişmeler. Dolayısıyla burada çok üst düzey bir eş güdüm olduğunu söyleyebilirim. Onun dışında diğer boyut tabii ki bütçe açıklarının seviyesi ve bununla bağlı olarak da kamu harcamalarının seviyesi. Biz burada OVP üzerinden bir görünüm alıyoruz."

Karahan, bugüne kadar OVP hedeflerinin genel anlamda bütçe tarafında tuttuğunu belirterek, "Burada OVP'ye baktığınızda bütçe açıklarının ve kamu harcamalarının milli gelire oranı 2027'ye kadar kademeli olarak azalıyor. Biz de bunun gerçekleşeceğini düşünerek bunun önümüzdeki dönemde bize destek olacağını düşünüyoruz." açıklamasını yaptı.

Dövizle ilgili 19 Mart'ta ani yükselişler gerçekleştiğine ve bundan sonra yaşanabilecek bu tür dalgalanmalara karşı yeterli önlemlerin alınıp alınmayacağına ilişkin soru üzerine Karahan, genel olarak politika duruşunu "dezenflasyonun belirlenen ara hedefler ile uyumlu olacağı şeklinde" belirlediklerini kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İşin diğer boyutu para politikası çerçevesi. Para politikası çerçevesinin zengin olmasının belirli sebepleri var. Bu tür durumlarda yurt içi ya da yurt dışı oluşabilecek gelişmelerin enflasyon görünümünü bozmaması için para politikası çerçevesini buna göre belirliyoruz. Aslında makroihtiyati tedbirlerin bir kısmını da buna yönelik olarak değerlendirmek lazım. Son dönemdeki tecrübemizden sonra da aslında geçen sene zenginleştirdiğimiz çerçevenin ne kadar doğru olduğunu da görmüş olduk."

"İşsizlik ile atıl iş gücü oranındaki hareket arasında fark oluştu"

Başkan Karahan, "Enflasyon öngörülerine göre belirlenen ücret zamlarının atıl iş gücünün yükselmesine etkisi olduğunu düşünüyor musunuz?" şeklindeki soruya karşılık, genel olarak işsizlik oranındaki aşağı yönlü hareketle atıl iş gücü oranındaki hareket arasında bir fark oluştuğunu söyledi.

"Değerlendirmemiz; işsizlik oranının, manşet işsizlik oranının ima ettiğinden daha az sıkı olduğu yönünde." diyen Karahan, şöyle devam etti:

"Bu aradaki farkın neden olduğuna yönelik aslında iki tane sav popülarite kazanmış durumda. Bunlardan bir tanesi iş bulabileceğinden ümidini kesen insanların artmış olması. Bir hipotez bu. Diğeri de yarı zamanlı çalışan ama tam zamanlı çalışmak isteyen insanların artmış olması. Biz bunu mikro verilerden detaylı olarak inceledik. Bizim analizlerimiz, bu iki savın da asıl nedenler olmadığını açıkçası gösteriyor. Burada bir kere atıl istihdam içinde zamana bağlı eksik çalışanlara baktığımızda aslında istihdamdakilerin yüzde 60'ı tam zamanlı çalışıyor. Bu da aslında pandemi döneminde ortaya çıkan ve yaygınlaşan çalışma koşullarını iyileştirme, değiştirme isteğinin bir yansıması. Esnek çalışma modelleri de bu dönemde bunların yaygınlaşmış olması buna biraz olanak veriyor. İkinci sava geldiğimizde de şunu görüyoruz. Haftada 40 saat ve üzeri istihdam edilip daha fazla çalışmak istediğini belirtenlerin oranı, 40 saatin altında çalışıp da aynı beyanda bulunanların oranına yaklaştı. Yani aslında yarım zamanlılardan gelen bir değişim söz konusu değil. Aslında bu atıl işsizlikteki artış bu yarı zamanlı çalışanlardan kaynaklanmıyor gibi gözüküyor."

"Kesinlikle bir rezerv hedeflememiz yok"

TCMB Başkanı Karahan, faiz politikasına ilişkin bir soru üzerine, enflasyon hedeflemesi yaptıklarını aktararak, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Dolayısıyla faiz kararlarımız da dahil olmak üzere diğer birçok kararımız da enflasyon gerçekleşmelerine, beklentilerine ve ana eğilime binaen oluyor. Enflasyon görünümü üzerinden faiz kararlarını veriyoruz. Bahsettiğiniz unsurlar tabii ki önümüzdeki dönemde enflasyon üzerindeki riskleri etkileyebiliyor. Tamamen önemsiz diyemem ama kesinlikle bir rezerv hedeflememiz yok. Dolayısıyla herhangi bir rezerv seviyesini faiz indirimine bağlamak doğru değil."

Karahan, 19 Mart'ta 1,5 trilyon liralık likiditeyi kısa vadeli çekmelerinin hata olup olmadığına ilişkin soruya karşılık, dalgalanma öncesinde sistemde 1,5 trilyon lira civarında likidite fazlasının söz konusu olduğunu söyledi.

Burada çok çeşitli sterilizasyon amaçlarının bulunduğunu dile getiren Karahan, "O dönemde daha çok depo ihalelerini belli vadede kullanıyorduk. Para piyasasında kotasyonları ve sonra da likidite senedini şartlar değiştikten sonra yapmaya başladık. Burada aslında uzun vadeli sterilizasyona bir miktar başlamıştık depoların vadesini uzatarak. Likidite senetleri işlevini gördü. O dönem 280 milyar liraya ulaşan bir bakiye oldu. Daha sonra da bunu şu anda sıfırladık." diye konuştu.

Karahan, gelecek dönemde likidite senedinin de araçların içinde olduğunu, likidite fazlası olduğunda depo ihalelerini de kullanmayı düşündüklerini anlattı.

"Sene sonunda aylık enflasyon yüzde 1'in biraz üzerine oturacak"

Fatih Karahan, yılın geri kalanında aylık enflasyonun seyrinin nasıl olacağının beklendiğine ilişkin soruya, şu cevabı verdi:

"Burada şu andaki patikamız mevsimsellikten arındırılmış baktığımızda aylık enflasyonun azalarak sene sonunda yüzde 1'in biraz üzerinde bir yere oturacağını varsayıyor ama patika lineer olmayabilir. Çünkü risklerin yüksek olduğu bir dönemdeyiz. Bir de aylık bazda hakikaten verilerde çok oynaklık oluyor. Bu oynaklık olduğu durumda da ana eğilimdeki iyileşme şu anki seviyeden çok lineer ve kusursuz bir şekilde o seviyeye inecek değil ama yıl sonunda mevsimsellikten arındırılmış bazda baktığımızda yüzde 1'in biraz üstüne oturan bir aylık enflasyon patikası öngörüyoruz. Burada bunun iletişimini biraz azaltmamızın belli sebepleri var. Birincisi faiz indirimleri doğrudan o verdiğimiz patikalara bağlandı geçen sene. Halbuki bizim amacımız bu değildi. Aslında geçen sene verdiğimiz patikada çok daha erken enflasyondaki katılık hızlı çözülüyordu ve daha erken faiz indirimleri vardı. Sonra biz onu geciktirdik bu katılık biraz daha geç çözülmeye başlayınca. O yüzden onun iletişimini biraz azalttık. Bir diğer unsur da mevsimsellikten arındırma yöntemlerinin, bu biraz daha teknik, son dönemde çok iyi çalışmaması. Bu da Türkiye'ye özgü bir unsur değil. Birçok ülkede görülen bir unsur."

"Fiyatlama davranışları iki sene öncesine göre çok daha makul"

TCMB Başkanı Karahan, enflasyon hedeflerine ve döviz kurunun tutulmasına ilişkin bundan sonra daha agresif mi olunacağına ilişkin soru üzerine, kur geçişkenliğinin önemine işaret etti.

Geçmiş dönemlere göre kur hareketlerinin kur geçişkenliğine etkisinin azaldığını dile getiren Karahan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Mesela talebin güçlü olduğu, beklentilerin çıpalanmamış ve yüksek olduğu, fiyatlama davranışlarının bozuk olduğu ekonomilerde kur geçişkenliği, daha genel olarak aslında arz yönlü şokların enflasyona geçişkenliği daha yüksek oluyor. Ülkemizde de baktığımızda fiyat istikrarının, ve 2010'lu yıllarda tek haneli enflasyonun olduğu yıllarda kur geçişkenliğinin yüzde 20 civarında olduğunu gösteriyor ama dediğim gibi 2023 yılının yaz ayında da bunun çok daha yüksek olduğunu zaten söyledim. Geldiğimiz noktada 2010'lu yıllardaki geçişkenlikten daha yüksek ama iki yıl öncesine göre daha düşük bir geçişkenlik olduğunu düşünüyorduk. Zaten veriler de bunu destekler nitelikte."

Karahan, bu gelişmenin nedenlerine ilişkin detaylar paylaşarak, talepte dengelenme yaşadıklarını, enflasyon beklentilerinin ve fiyatlama davranışlarının iki sene öncesine göre çok daha makul seviyelerde olduğunu, kur korumalı mevduat (KKM) bakiyesinin azaldığını vurguladı.

"Yıl sonunda enflasyonun bandımızın içinde kalacağına son derece eminim"

Fatih Karahan, kurun enflasyon etkisinin iki yıl önceye göre daha az seviyede olduğunu belirterek, "Bu da tabii ki hedefimizin, yıl sonu tahminimizin üst bandı da dahil değişmemesinde önemli bir unsur. Bir de tabii ki sadece yukarı yönlü etki olmadı. Dediğim gibi küresel tarafta, emtia fiyatları üzerinden, küresel talep üzerinden, bir de bizim iç talebimizdeki sıkılaşma üzerinden bir dengelenme olacak. Bu önemli bir unsur." şeklinde konuştu.

Karahan, enflasyon bandının orta noktasını göz önünde bulundurarak para politikası duruşunu belirlediklerini ifade ederek, şunları kaydetti:

"Enflasyonda nokta hedef vermek çok zor. Hem verinin kendisi oynak, aydan aya görüyoruz. Yani piyasanın da bizim de aşağı ya da yukarı yönünü yanıldığımız aylar oluyor. Çok farklı şokların gerçekleşebildiği, küresel ortamdaki oynaklığın yüksek olduğu bir dönemdeyiz. Dolayısıyla bir bant iletişimi yapıyoruz bir süredir. Sene sonunda da enflasyonun bandımızın içinde kalacağı konusunda son derece eminim."

"Ana eğilim bu patikada gittiği sürece faiz indirimleri gerçekleşebilir"

TCMB Başkanı Karahan, şartlar uygun gitmesi halinde gevşemenin önce faizlerde mi yoksa makro ihtiyati politikalarda mı gerçekleşeceğine ve ana eğilime dair soru üzerine, şu anki seviyede yüzde 1'in biraz üzerine giden bir ana eğilim öngördüklerini söyledi.

"Çeyreklik bazda iletişim yapınca çok fazla oynaklık da olduğu için iletişim açısından onu doğru bulmuyoruz." diyen Karahan, "Bizim patikamızda tabii ki bir faiz patikası var bu ana eğilim üzerinde. Yani yüzde 1'e gidene kadar indirim olmayacak şeklinde bir davranış söz konusu değil. Bu biraz kullandığımız modeller çerçevesinde modelin ima ettiği bir faiz politikası var. Dolayısıyla bu ana eğilim bu dediğim patikada gittiği sürece gerçekleşebilecek olan indirimler tabii ki söz konusu." şeklinde konuştu.

Karahan, soru üzerine hem temmuz ayında hem de bir sonraki yıl başında son dönemde olduğu gibi yönetilen/yönlendirilen fiyatlar belirlenirken enflasyon hedefinin gözetileceğini düşündüklerini anlattı.

"Merkez bankaları sosyal medyayı da kullanmaya başladı"

Fatih Karahan, TCMB'nin iletişim çalışmalarına ilişkin bir soru üzerine, Merkez Bankasının iletişiminin oldukça hassas olduğunu, geçmişte iletişimin daha çok piyasa katılımcıları üzerinden yapıldığını ifade etti.

"Geçtiğimiz dönemde, belki son 5-10 yıl içinde, merkez bankalarının bilançolarının da büyümesi ve ekonomideki rollerinin artmasıyla, hane halkının da reel sektörün de çok yakından merak ettiği bir unsur haline geldi merkez bankaları." diyen Karahan, sözlerini şöyle tamamladı:

"Burada da tabii sosyal medyanın da ortaya çıkmasıyla aslında hane halkına ve reel sektöre yapılan iletişim biraz daha merkez bankası kanalından değil de sosyal medya üzerindeki kişiler üzerinden olmaya başladı. Bu da iletişimin yani Merkez Bankasının söylediği şeylerin dönem dönem yanlış anlaşılmasına sebep oldu. Bu sadece bizim üzerimizde değil. Bütün dünyada olan bir konu. İki hafta önce BIS toplantıları kapsamında Basel'deydik. Orada merkez bankacılar tarafından konuşulan temel konulardan bir tanesi merkez bankası iletişiminin diğer kesimlere nasıl olması gerektiği yönündeydi. Burada hakikaten birçok merkez bankasının biraz daha deneysel yöntemlerle sosyal medyayı da kullanmaya başladığını gördük. Bunu da aslında az önce söylediğim tespitlerin bir yansıması olarak değerlendiriyoruz."

TCMB Başkan Yardımcıları Karahan ve Akçay soruları yanıtladı 

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkan Yardımcısı Hatice Karahan, "Şu anda rezervler yeniden sakinleşen bir ortamda artışa geçti. Bunu yeterli görüyor muyuz? Bir gerileme meydana geldi fakat burada uluslararası kabul görmüş rezervler var, bunlara bakarak yeterlilik seviyesini ölçmeye çalışıyoruz." dedi.

Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan'ın, yılın 2. Enflasyon Raporu'nun tanıtımı amacıyla İstanbul Finans Merkezi'ndeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Yerleşkesi'nde düzenlediği bilgilendirme toplantısında bazı sorulara Başkan Yardımcıları Hatice Karahan ve Osman Cevdet Akçay yanıt verdi.

Başkan Yardımcısı Hatice Karahan, "Net ve brüt rezervler için ideal oran nedir? Minimum eşiği nerede görüyorsunuz?" sorusu üzerine şunları dile getirdi:

"Olası şoklara karşı gerekli döviz likiditesini bulundurmak amacıyla rezerv tutuyoruz. Son yaşadıklarımızla ve oynaklıklarla bu anlamda faydası oldu. Merkez bankacılığının bir fonksiyonu da beklenmedik gelişmeler ve şoklar karşısında bir pilot gibi çevik şekilde aksiyon almaktır, duruşu ayarlamaktır, elindeki enstrümanları en iyi şekilde kullanmaktır ve böylece ortamı sakinleştirmektir. Biz de son dalgalanmalarda rezervlerle bunu yaptık. Şu anda rezervler yeniden sakinleşen bir ortamda artışa geçti. Bunu yeterli görüyor muyuz? Bir gerileme meydana geldi fakat burada uluslararası kabul görmüş rezervler var, bunlara bakarak yeterlilik seviyesini ölçmeye çalışıyoruz. Geldiğimiz noktada bazı ölçütlere göre yeterli seviyedeyiz ancak bazı metrikler ilerlememiz gerektiğini bize gösteriyor. Bu nedenle ilerleyen dönemde de piyasa koşulları elverdiğince rezerv biriktirmemiz gerektiğini düşüyoruz. Tabii bunu yaparken bir yandan aktarım mekanizmasının ve likidite koşullarının olumsuz etkilenmemesine dikkat edeceğiz."

Bir başka soru üzerine Karahan, “Bizim ana hedefimiz, klasik bir cevap ama bunu her seferinde vurgulamak istiyoruz; dezenflasyon, tek gündemimiz bu. Elbette bunu etkileyen iç ve dış gelişmeler olabilir, bizim buradaki dayanıklılığımız yaptığımız çalışmalar kapsamında ilerliyor. Dolayısıyla her türlü şoka hazır olduğumuz müddetçe politikamızı ve hedeflerimizi başarıyla gerçekleştireceğimize inanıyoruz." ifadelerini kullandı.

"Çok veri odaklı gideceğiz"

Başkan Yardımcısı Osman Cevdet Akçay da "Son günlerde gecelik faizlerin yüzde 49’dan biraz aşağı indiğini görüyoruz, koridordaki yaptığınız sıkılaşmanın sonuna gelindi mi?" sorusuna "Çok veri odaklı gideceğiz. Gevşemenin hangi kanal üzerinden ne kadar olacağı, Para Politikası Kurulu’na kadar yaklaşık bir ayımız var o zaman içerisinde belli olacak." şeklinde cevap verdi.

"Para politikası duruşunun faiz ve makroihtiyati politikalar olarak iki bacağı var. Gevşeme için şartlar oluşursa bu ayaklardan bir önceliğiniz olur mu?" sorusuna ise Akçay şu yanıtı verdi:

"Son aldığımız makroihtiyati tedbirleri dışarıda bırakarak konuşayım, burada önemli bir nokta söylediğiniz, orada da karar vereceğiz. Sıkılaşmanın ne kadar olduğunu ölçmeniz çok kolay bir şey değil, iki opsiyonumuz olabilir. Bir tanesi faizleri aşağı indirirken limitlerle pek fazla oynamamak, ikincisi ise faizleri yukarıda tutarken limitleri biraz gevşetmek. Sürekli bir krediye erişim şikayeti olduğu için belki erişimi biraz daha selektif dediğimiz seçici krediler tarafında genişleterek faizi biraz daha yukarıda tutmak ve dezenflasyonun iyice oturduğundan emin olmak yolunu seçebiliriz. Böyle opsiyonlarımız var."

Haber Kaynak : ANADOLU AJANSI

NİĞDE’NİN SAKLI GÜZELLİĞİ TURİZME KAZANDIRILIYOR

ÇİFTLİK’TE GENÇLER FLOOR CURLİNG TURNUVASINDA BULUŞTU

NİĞDE’DE TARIMSAL ÜRETİM PLANLAMASI KOMİTESİ TOPLANDI

NİĞDE HALK EĞİTİMİ MERKEZİ’NDEN HAFIZLIK EĞİTİMİNE DESTEK ZİYARETİ

Bakan Şimşek "Uyguladığımız programla 2025'te de enflasyon düşmeye devam edecek"

NİĞDE’DE RÖLYEF SERGİSİNE YOĞUN İLGİ

NİĞDE’DE SPOR VE AZİM DOLU HİKÂYELER AYAKTA ALKIŞLANDI

Orman teşkilatı, orman yangınlarıyla mücadelede kara ve hava gücünü artırdı

Otoyollarda yapay zeka destekli radar cihazları devrede

Bakan Bayraktar "Suriye'ye yaklaşık 2 milyar metreküplük gaz ihracatı kısa sürede başlatılacak"

TCMB Başkanı Karahan "Enflasyonun 2025 sonunda yüzde 24 seviyesinde gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz"

NİĞDE OTOYOLUNDA KAÇAK TÜTÜN OPERASYONU

NİĞDE’DE HEMATOLOJİ POLİKLİNİĞİ YENİ YERİNDE HİZMET VERİYOR

“ŞEFFAF MASA” PROGRAMINDA BU HAFTA YEREL BASIN MASAYA YATIRILIYOR

ERTUNÇ OĞUZ, LOKANTACILAR ODASI BAŞKANLIĞINA ADAYLIĞINI AÇIKLADI

AÖF SINAVLARI İÇİN NİĞDE EMNİYETİNDEN TRAFİK UYARISI

Dünyada son 2 yılda neredeyse her ay sıcaklık rekoru yaşandı

NİĞDE'DE BUGÜN VEFAT EDENLER!

NİĞDE’DE SİGARAYLA MÜCADELEDE KURUMSAL EĞİTİM VE SAHA ÇALIŞMASI

NİĞDE’DE SU VERİMLİLİĞİ İÇİN KURUMSAL İŞ BİRLİĞİ

NİĞDE’NİN SAKLI GÜZELLİĞİ TURİZME KAZANDIRILIYOR

ÇİFTLİK’TE GENÇLER FLOOR CURLİNG TURNUVASINDA BULUŞTU

NİĞDE’DE TARIMSAL ÜRETİM PLANLAMASI KOMİTESİ TOPLANDI

NİĞDE HALK EĞİTİMİ MERKEZİ’NDEN HAFIZLIK EĞİTİMİNE DESTEK ZİYARETİ

Bakan Şimşek "Uyguladığımız programla 2025'te de enflasyon düşmeye devam edecek"

NİĞDE’DE RÖLYEF SERGİSİNE YOĞUN İLGİ

NİĞDE’DE SPOR VE AZİM DOLU HİKÂYELER AYAKTA ALKIŞLANDI

Orman teşkilatı, orman yangınlarıyla mücadelede kara ve hava gücünü artırdı

Otoyollarda yapay zeka destekli radar cihazları devrede

Bakan Bayraktar "Suriye'ye yaklaşık 2 milyar metreküplük gaz ihracatı kısa sürede başlatılacak"

TCMB Başkanı Karahan "Enflasyonun 2025 sonunda yüzde 24 seviyesinde gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz"

NİĞDE OTOYOLUNDA KAÇAK TÜTÜN OPERASYONU

NİĞDE’DE HEMATOLOJİ POLİKLİNİĞİ YENİ YERİNDE HİZMET VERİYOR

“ŞEFFAF MASA” PROGRAMINDA BU HAFTA YEREL BASIN MASAYA YATIRILIYOR

ERTUNÇ OĞUZ, LOKANTACILAR ODASI BAŞKANLIĞINA ADAYLIĞINI AÇIKLADI

AÖF SINAVLARI İÇİN NİĞDE EMNİYETİNDEN TRAFİK UYARISI

Dünyada son 2 yılda neredeyse her ay sıcaklık rekoru yaşandı

NİĞDE'DE BUGÜN VEFAT EDENLER!

NİĞDE’DE SİGARAYLA MÜCADELEDE KURUMSAL EĞİTİM VE SAHA ÇALIŞMASI

NİĞDE’DE SU VERİMLİLİĞİ İÇİN KURUMSAL İŞ BİRLİĞİ

TÜRK DÜNYASININ RENKLERİ NİĞDE’DE SAHNELENİYOR!

ŞAMPİYONLARIN HİKAYESİ NİĞDE’DE ANLATILIYOR!

NİĞDELİLER BU BAYRAM KURBAN KESİMİNİ EHLİNDEN ÖĞRENİYOR!

NİĞDELİ BİLARDOCULAR TÜRKİYE ŞAMPİYONASI’NDAN 3 MADALYA İLE DÖNDÜ

TÜRK MÜZİĞİ ÇOCUK KOROSU ETKİNLİĞİ NİĞDE’DE BÜYÜK İLGİ GÖRDÜ

HÜSN-Ü HAT SANATI NİĞDE’DE YENİDEN HAYAT BULUYOR

NİĞDE’DE BUGÜN NÖBETÇİ ECZANELER

KONUT KRİZİ DERİNLEŞİYOR

Bor Yolu’nda Kaza: Motosiklet Sürücüsü Ağır Yaralandı

Yurdum İnsanı Yine Sahnede: Arızayı Seyir Halindeyken Gidermeye Çalıştı!

Yükleniyor

  • Perşembe 23.4 ° / 10.6 ° Güneşli
  • Cuma 25.7 ° / 16.1 ° Güneşli
  • Cumartesi 27 ° / 15.4 ° Güneşli

Süper Lig LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 34 28 1 5 56 89
2.Fenerbahçe 34 25 3 6 52 81
3.Samsunspor 34 18 10 6 13 60
4.Beşiktaş 34 16 7 11 20 59
5.İstanbul Başakşehir 34 16 12 6 7 54
6.Eyüpspor 35 14 13 8 4 50
7.Göztepe 34 12 11 11 10 47
8.Trabzonspor 34 12 11 11 11 47
9.Konyaspor 34 13 14 7 -3 46
10.Kasımpaşa 34 11 10 13 0 46
11.Kayserispor 34 11 12 11 -11 44
12.Antalyaspor 34 12 14 8 -22 44
13.Rizespor 34 13 17 4 -10 43
14.Gazişehir Gaziantep 34 12 15 7 -5 43
15.Alanyaspor 34 10 15 9 -10 39
16.Bodrum FK 34 9 16 9 -13 36
17.Sivasspor 35 9 18 8 -14 35
18.Hatayspor 34 5 21 8 -26 23
19.Adana Demirspor 34 2 28 4 -59